Sarıgazi, Zonguldak’ta 2 Temmuz anmaları; “Sivas’ın ışığı sönmeyecek”
Sivas Katliamı’nın 32. yıldönümünde Sancaktepe 2 Temmuz İnisiyatifi’nin çağrısı ile Vatan Ortaokulu önünde buluşuldu. Katliamda yaşamını yitirenler Demokrasi Caddesi boyunca yapılacak yürüyüşle anıldı.
Vatan Ortaokulu önündeki Sancaktepe 2 Temmuz İnisiyatifi pankartı arkasında kortej Sivas’ta katledilenlerin isimleri ve anılarının yazılı olduğu dövizlerin önde durduğu şekilde oluşturuldu. Bu kortejin önünde Cemevlerinin imzasının olduğu zülfikar ve bağlamanın taşındığı bir kortej oluşturuldu.
Sarıgazi Halkevi’nde bir araya gelenler Vatan Ortaokulu önüne doğru yürüyüşe geçti. Ayrıca birçok kurum da Demokrasi Caddesi’nde yürüyerek Vatan Ortaokulu önüne ulaştı. Gençlik örgütleri de sloganlarla alana geldi.
Yürüyüş boyunca sık sık “Dün Maraş’ta, bugün Sivas’ta çözüm faşizme karşı savaşta”, “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Katillerden hesabı emekçiler soracak” sloganları atıldı.
Demokrasi Caddesi boyunca kitle kalabalıklaşarak yürüyüşlerine devam etti. Kitlesel yürüyüş caddenin başına ulaştığında Sivas’ta katledilenlerin isimleri sayılarak anıları anlatıldı. Kitle “Yaşıyor” diyerek yanıt verdi. Katledilenler için saygı duruşunda bulunuldu.
Basın açıklamasının okunduğu anma etkinliğinde gençliğin Beyazıt’ta barikatları yıktığı hatırlatılarak selam gönderildi. Leman dergisinin çalışanlarının tutuklanmasına tepki gösterildi. Doğasını, yaşamını savunanlar selamlandı. Diyanet’in fetvalarına tepki gösterildi.
Anma etkinliği sloganlarla sona erdi.
Zonguldak
Sivas Madımak Katliamı’nın 32. yılında katliamı lanetlemek ve katledilenler Zonguldak’ta anıldı. Zonguldak Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla Madenci Anıtı önünde bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamanın ardından Gazipaşa Caddesi üzerinden Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Lokali’ne yüründü. Polis yürüyüşe engel olmak istese de Zonguldaklılar alkışlarla yürüyüşlerini tamamladı.
Yapılan açıklamada laiklik karşıtı İslamcı çizgi açısından Sivas’ın bir “kaza” değil, bir dönüm noktası olduğu vurgulandı. Devletin unutturma politikası ile katliamın üstünü örttüğünü ifade eden Zonguldaklılar, bunun sadece geçmişte kalan bir mesele olmadığını, bugünün de sorunu olduğunu vurguladı. Zonguldaklılar, “Mücadelemiz yalnızca geçmişin hesabı değil, geleceğin de savunusudur. Karanlık yenilecek, aydınlık kazanacak, insanlık kazanacak” dedi.
Yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız
Yakanları da aklayanları da katilleri serbest bırakanları da affetmeyeceğiz!
Türkiye’nin yakın tarihinde kara bir leke olarak yer eden 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı, katillerin sloganlar eşliğinde yaklaştığı, güvenlik güçlerinin seyirci kaldığı, dönemin siyasi iktidarının sessizliğiyle gölgelenmiş ve sadece Türkiye’nin değil, insanlık tarihinin kara lekesi, bu coğrafyada farklı olana, inanca, düşünceye, aydınlığa ve insanlığa karşı işlenmiş bir insanlık suçudur.
Bu vahşi katliamın üzerinden 32 yıl geçti. Ama ne acımız azaldı, ne de öfkemiz dindi. Çünkü adalet yerini bulmadı. Katillerin büyük bir bölümü cezasız kalırken ceza alanlar affedildi, serbest bırakıldı. İnsanlığa karşı işlenmiş bir dava, zaman aşımına uğratıldı. Üstelik davada verilen zaman aşımı kararını “milletimize hayırlı olsun” diyerek savunan o günkü Başbakan bugünkü Cumhurbaşkanı’nın vicdanlarımızı yaralayan o sözleri hiç unutulmadı.
Sivas’ın öncesinde yaşanan katliamlarla da Sivas’la da sonrası yaşanan katliamlarla da yüzleşilmedi. Yaşanmış hiçbir katliamla hesaplaşılmadı. Hesabı verilmedi. Çünkü katiller, bizzat siyasi iktidarlar tarafından korundu, bu tür cinayetler ve cinayet şebekeleri, gerici, ırkçı, faşist çeteler, örgütler cesaretlendirildi, dolayısıyla katliamlar teşvik edildi. Katiller ve onları koruyup kollayanlar, devlet protokollerinde yer buldu. Sivas Katliamı’nın katilleri ve onları savunan avukatlar, el üstünde tutuldu, ödüllendirildi. Çünkü Sivas’ı yakanlar da aklayanlar da aynıydı.
Laiklik karşıtı siyasal İslamcı çizginin, Sivas Katliamı’nı bir “kaza” olarak değil, bir “başlangıç” olarak görüp meşrulaştırmaya çalıştığı açıktır. 2000’li yıllarla birlikte adım adım büyüyen bu zihniyet, laiklikten, eleştirel düşünceden, kültürden ve sanattan korkan karanlık bir ittifakla yol almıştır. O gün Madımak’ta yakılanlar; yalnızca insanlar değil, çokkültürlü bir Türkiye idealidir. Ve o ideali temsil edenlerin bugün hâlâ itibarsızlaştırılması, ülkenin geleceğine dair endişeleri daha da derinleştirmektedir. Bugün Sivas’ın katillerinin, Hizbullahçıların salıverildiği, gazetecilerin, öğrencilerin, aydınların cezaevlerinde tutulduğu, halkın iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumların atandığı bir karanlık dönemden geçiyoruz.
Bugün iktidarda olanlar, Madımak Oteli’ni hâlâ bir utanç müzesine çevirmemiştir. O bina failleriyle birlikte yaşatılmak istenen bir “unutturma politikası”nın simgesidir. Çünkü hafıza ile yüzleşmek, suç ortaklığını kabul etmek demektir. Ve bu sistem, yüzleşmek yerine unutturmayı seçmiştir.
Ama biz unutmuyoruz. Çünkü unutmak, bir sonraki katliama yol verir. Çünkü Sivas, sadece geçmişin değil, bugünün de sorunudur. O gün sustukları için bugün daha gür sesle konuşmak zorundayız.
32 yıl önce Sivas’ta yakılan ateş, bugün hâlâ yüreklerimizde yanıyor. Ama o küllerin içinden yeniden birlik, direniş ve umut yeşeriyor. Mücadelemiz yalnızca geçmişin hesabı değil, geleceğin de savunusudur. Karanlık yenilecek, aydınlık kazanacak, insanlık kazanacak. Sivas’ta yakılanları saygı ve özlemle anıyoruz.
