PROGRAM

Kolektif Mücadele Platformu Program

Dünya halklarının ve ülkemizde de özgür bir gelecek için bedel ödeyenlerin yarattığı birikimde ve direnişinin çıkarttığı günlüklerden, işçi sınıfının mücadelesinden, yoksulluğa, savaşa karşı kafasını dik tutanlardan; “ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız” diyerek özgürlük arayışını canlarıyla ödeyenlerin bıraktığı mirasla geldik. Bu temelde özgürlük mücadelesinde yaratılan, başlana yolculuğu zafere taşıma anlayışıyla yola çıktık.

Şimdi bir yeni başlangıçtayız. Ama bu yeni sadece atılan yeni bir adımdır. Geçmişin gelenek ve birikimlerinden beslenen, ondan güç alan başlangıçtır. Bugünleri değerli kılan yarın daha iyisini yapacak oluşumuzdur. Bugün ülkemizde tüm toplum susturulmaya ve nefessiz bırakılmaya çalışılıyor. Dünyada ve bölgemizde savaş rüzgârları hiç dinmezken, açlık, yoksulluk ve sömürünün her geçen gün büyüdüğü tehlike labirentinin içinde bulunmaktayız. Bunun karşında birileri ekmeğimizi, alın terimizi, geleceğimizi çalarak saltanat sürdürüyor. Değersizleşmenin ve yalanın hâkim kılındığı bir dönemdeyiz. Yalan, kara propaganda karşısında kolektif iradeyle doğru, gerçekçi bir mücadele için sözümüz şudur; “örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez!”

Bugün yaşadığımız dünya bir kriz içinde. Savaşlar ve bunun yarattığı sonuçlar, yıkımlar bir bütün olarak insanlığı yıkıma, yokluk yoksulluğa sürüklemektedir. Bu krizi Türkiye’de ise bir sistem krizi olarak kendini gösteriyor. Dışta savaş içte baskı yokluk yoksulluk, hak gaspları bir bütün olarak toplumu nefes almaz hale getirmiş bulunmaktadır.

Özgürlükler yok edilmeye çalışılmakta, gençliğin hayallerine, Üniversitelerin kapılarına kelepçe vurulmakta. Farklı düşündüğü için ve özgür bir gelecek fikrini savunduğu için insanlarimiz tutsak edilmekte, cezaevleri ölüm evlerine çevrilmiş bulunmaktadır. İstanbul sözleşmesinden çekilen iktidar adeta kadın kıyımına teşvik etmekte, her gün kadınlar katledilmekte. Emeğiyle, alın teriyle geçinen emekçilerin emeğinin karşılığını alması bir yana, daha çok sömürülmeye mahkûm edilmektedir. İşçiler, emekçiler katmerli sömürünün altında inlerken, bu da yetmezmiş gibi, iş güvencesinden yoksun, her gün iş cinayetleriyle katliamlar gerçekleşmektedir. Konserler yasaklanmakta, sanatçılar linç edilmekte. Ülkemizin yer altı yer üstü tüm zenginliklerinin bir avuç asalağa pazarlanmakta, satılmadık, talan edilmedik yer bırakılmamıştır. Şimdi de kentsel dönüşüm adi altında emekçi halklarımızın dişinden tırnağından biriktirerek sahip olduğu evleri rantçılara peşkeş çekiliyor, insanlar zorla evlerinden ediliyor. Talan edilen doğamız, yok edilen tarım alanlarından sonra şimdide evlerimiz gasp ediliyor.

İktidarların amacı halkın sorunlarını çözmek değil, dışta savaş içte baskı, milliyetçi şoven ve din tüccarlığıyla halklarımızı birbirine düşman ederek varlığını sürdürme çabasındadır. Kürde, Alevi’ye, farklı inanç ve düşüncelere karşı kin ve nefreti geliştirmektedir. Bir mozaikler topluluğu olan ülkemizde başta Kürt halkı olmak üzere tüm farklı ulus ve inançlar inkâr edilmekte, yok sayılmaktadır, katledilmekte. Bugün Kürt halkına karşı yürütülen savaşın faturasını emekçi haklarımız öderken, onlar savaşta kârlarına kâr katmaktalar. Kürt halkının iradesi yok sayılmakta, İnkâr edilmekte, seçilmiş belediyelerine kayyumlar atanmakta, millet vekilleri tutuklanmakta, darp edilmekte, bölgede sömürge valiliği gibi davranılmaktadır.

Bu ülke bir avuç rantçının değil, bu topraklarda yaşayan tüm halklarındır. Faşist politikalarla her geçen gün daha derin karanlığa sürüklenen yaşam bir bütün olarak hepimizin geleceğidir.

Geleceğimizi yaşanır kılmanın çözümü bunları yaratan iktidarda değil, bizlerin örgütlü mücadelesindedir. Emekçi kitlelerin sorunlarına, bizatihi yine emekçilerle omuz omuza çözüm yolları arama, fiiliyata dökme ve toplumsal politik sorunların çözümünden geçmektedir. Kurtuluşun yolu geleceğimize sahip çıkmanın biricik yolu halklarımızla omuz omuza kolektif mücadelesinden geçmektedir. Bu nedenle kolektif olarak sosyal-siyasal-ekonomik tüm sorunlarımıza yönelik sorumluluk projelerinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir hale getirilip çözüm yaratmak bizlerin omuzlarındadır.

İçinden geçtiğimiz süreçte gerçeklerin ters yüz edildiği, yanlı ve bir avuç azınlık için yok edilmeye çalışılan geleceğimiz ve yaşatılan baskı, yoklu, yoksulluk karşısında örgütlenmek dışında başka bir seçeneğimiz yoktur.

Kolektif Mücadele Platformu’nun hedefi eşitlik, özgürlük, adalettir. Bu yüzden halkın sesidir. Bizim halktan başka bir şeye dayanmaya ihtiyacımız yok. Yoksulluğa, yalan ve tek yanlılığa karşı sokaklarda hak arayışını sürdüren emekçilerin, gelecegi elinden çalınan gençliğin, her gün katledilen kadınların, çocukların, açım deyip intihar eden emekçilerin, talan edilen doğanın örgütlenmesi ve adresidir.

Dünya halklarının ve ülkemizde de özgür bir gelecek için bedel ödeyenlerin yarattığı birikimde ve direnişinin çıkarttığı günlüklerden, işçi sınıfının mücadelesinden, yoksulluğa, savaşa karşı kafasını dik tutanlardan; “ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız” diyerek özgürlük arayışını canlarıyla ödeyenlerin bıraktığı mirasla geldik. Bu temelde; özgür bir yaşam, özgür bir gelecek, tüm halkların eşit koşullarda yaşadığı bir ülke için yola çıktık.

Yukarda da vurguladığımız gibi, bu yeni bir yolculuk değil, öncülerimizin başlattığı özgür ve eşit bir dünya için canlarıyla ağır bedeller ödeyerek açtıkları yolun sürdürülmesidir.

Şimdi yeni bir başlangıçtayız. Ama bu yeni sadece atılan yeni bir adımdır. Geçmişin gelenek ve birikimlerinden beslenen, ondan güç alan başlangıçtır. Bugünleri değerli kılan, yarın daha iyisini yapacak oluşumuzdur.

Birileri ekmeğimizi, alın terimizi, geleceğimizi çalarak saltanat sürdürüyor. Değersizleşmenin ve yalanın hâkim kılındığı bir dönemdeyiz. Yalan, kara propaganda karşısında kolektif iradeyle doğru, gerçekçi bir mücadele çizgisinde sözümüz şudur; “örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez!”

Kolektif olarak birlikte üreteceğiz, birlikte yaratacağız, her şeyi birlikte var edeceğiz.

İnsanlık, tarih boyunca ezen-sömüren sınıf ve sistemlerin karşısına alternatif örgütlenme ve yaşam biçimleri çıkarmıştır. Bugün de kapitalist sisteme ve onun egemeni burjuvaziye karşı alternatif mücadele ve yaşam biçimlerini geliştirmektedir. Kolektif mücadele platformu, işte bu alternatiflerin temelidir.

Kapitalist sistemin bireyci-bencil yaşam biçimini reddedenler olarak ortak yaşam, ortak üretim, paylaşım ve mücadele temel prensibimizdir. Kolektif mücadele bir anlayıştır, alternatif bir kültürdür, yaşam karşısında bir gerçekliktir. Kolektif Mücadele Platformu adaletsizliğin, eşitsizliğin hesabının sorulduğu zaman, eşit, özgür, sömürüsüz bir yaşama ulaşılmış demektir.

Ve bu nedenle, din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bireylerin kolektif olarak politikleştirilmesi ve bu alanlarda özgüven kazanarak birlikte mücadele edebilmek maksadı ile KOLEKTİF MÜCADELE PLATFORMU’munu kurma kararı aldık. Özetleyecek olursak, tüm halkların kendi dilini, kültürünü özgürce ifade ettiği, yaşadigi özgür ve eşit koşullarda bir gelecek için…

İşçi sınıfı

Platformuz emek cephesinde yaşanan azgın sömürü, iş güvencesizliği ve iş cinayetleri karşısında işçi ve emekçilerin örgütlenmesi kendi geleceklerini belirledikleri örgütlüklerini yaratmaktır. Emek sermeye çatışmasında kendi sınıfsal bilincinin geliştirilmesi ve toplumsal kurtuluş mücadelesine ideolojik fili önderlik etmesini ve bunun demokratik halk devrimiyle zafere taşınmasını savunur. Emek mücadelesinde tüm sorunlar, reform ve hak alma mücadelelerinin temelinde ise yönelime uygun olarak ele alır ve yürütür.

Bunun içindir ki platformuz işçi ve emekçilerin örgütlenmelerinin önündeki tüm engellerin kaldırılması için mücadele yürütür. Örgütlenme, çalışma koşulları, üretim, iş güvenliği, sigorta, kreş, emeklilik ve ücret durumunun tüm koşullarının sendika, kooperatif ve meslek örgütlerinin belirlediği koşullarla anayasada garanti altına alınması için mücadele eder.

Gelişen teknik ve teknoloji karşisinda is saatlerinin yeniden gözden geçirilmesi ve 8 saatin altına düşürülmesini hedefler.

Platformuz toplumsal mücadelede sanayi, tarım, işçi, köylü, memur, işsiz, emekli, ev emekçisi, gençlik olmak üzere toplumun tüm kesimlerini ortak mücadelesini örgütlemek ve aralarındaki her türlü pozitif ayrımcılığı kadın, LGBTİ+ örgütlenmelerinin de birleştirilmesinin zorunlu oldugunu savunur. Ancak, sanayi, tarım, hizmetler, kadın, gençlik vb her alanın kendi özgülünde ki örgütlenmelerini özgünlüklerini koruyarak, bu örgütlenmelerinin bir çatı altında toplanması ve bunun yasal bir zemine oturtulması için mücadele yürütür.

Kadın

Platformuz; Toplum içinde çifte sömürüye tabi tutulan, kadın örgütlenmesine önem vermekte, kadınların kendi özerk örgütlenmelerini yaratmayı savunur. Özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla beraber kadın, ekonomik, siyasal, sosyal, politik ve psikolojik temelde baskıya, sömürüye ve şiddete uğramaktadır.

Ülkemizde ise bu durum giderek bir kadın kıyımına dönüşmüştür. Kadınlara yönelik, katliam, taciz, tecavüz vb cezasız kalmakta adeta devlet tarafında tacizciler, tecavüzcüler, kadın katileri korunmaktadır. Kadının katledilmesi, baskı görmesine, ezilmesine, horlanmasına; açlık, sefalet içerisinde ifadesizleştirilmesine, kimliksizleştirilmesine; kapitalist ve emperyalist sisteme yedeklenip işçi sınıfı içerisinde ucuz iş gücü olarak görülmesine ve kadın olmaktan kaynaklanan tüm sorunlara karşı tam hak eşitliğini savunur. Toplumun dönüştürülmesi için ekonomi, bilim, ideoloji, teori, siyaset, kültür alanında kadını esas alan eşitlikçi anlayışları savunur ve bunun için mücadele yürütür.

“Göğün yarısı kadınlardır” deyimi ve Kadın özgürleşmeden insanlık özgürleşemeyeceği gerçekliği bilence çıkarılmalıdır. Kadın kendi öz örgütlenmelerini oluşturmaları ve her kademede görev ve sorumluk almaları, temsil edimleri temel kuralımızdır. LGBTİ+’lere ilişkin hiçbir ayrımcı uygulamayı kabul etmeyen platformuz, iş, siyaset ve toplumsal tüm alanlarda pozitif ayrımcılık ilkesini savunarak tüm hakların garanti altına alınması için mücadele eder.

Gençlik

Platformuz; Gençliği toplumsal mücadelenin önemli dinamiklerinden biri olduğu gerçeğinde yola çıkarak, demokratik halk devrimini temeline oturtan sınıf mücadelesinin önemli bir parçası olarak ele alır. Gençliğin demokratik halk devrimi perspektifiyle gençliğin sorunları ve bunların elde edilmesi icin mücadele eder.

Bu mücadelenin temeline anti-emperyalist, anti-faşist, anti-sömürgeci, anti-kapitalist, anti-cinsiyetçi gençlik örgütlenmesinin yaratılması ve geliştirilmesi için mücadele eder ve bu eksendeki mücadeleleri aktif olarak destekler.

Başta öğrenci ve çalışan gençliğin örgütlenmesi ve katılımıyla ile toplumun sorunlarının çözümü için örgütlenir.  Gençliğin kendisini geliştirmesi, eğitim, çalışma, barınma vb söz hakkını savunur ve çaba sarf eder. Gençliğin eşit, bilimsel, parasız ve anadilde eğitim” hakkı icin mücadeleyi yürütür.

Basta üniversiteler olmak üzere tüm eğitim kurumlarının özerk olmasını “söz yetki karar öğrencilere ve eğitim emekçilerine” olması perspektifiyle mücadele eder, tekçi, ırkçı, anti bilimsel bir kurum olan YÖK vb. kurumlara karşı çıkarak kaldırılmasının mücadelesini aktif olarak yürütür.

Çocuk işçiliğine, uyuşturucu, sistemin empoze ettiği her türlü yozluğa karşı mücadele eder. Platformuz kendisine bağlı gençlik örgütlenmesini oluşturur, onun gelişmesi ve öne çıkması için çaba sarf eder.

Engellilerin yaşam hakkı

Platformumuz; Engellileri birer “özürlü” gibi gören hakim bakışa karşı mücadele eder. Onarın örgütlenmesi ve tolumda teslimiyetlerini sağlamak için, bu konuda toplumu köklü değişikliğe uğratacak bir “toplumsal eğitim seferberliği” başlatılması ve “toplumsal dayanışma” duygusu ve bilincini geliştirecek çalışmalar için mücadele eder.

Engelliler, iş hayatı, toplumsal yaşam ve siyasal faaliyete katılmasının önündeki her çeşit fiziksel, ekonomik ve sosyal engelin ortadan kaldırılması için mücadele eder. Tüm gereksinimlerinin devlet tarafında sağlanması tüm engellerin kaldırılması için mücadele eder.

Ulus ve azınlıklar

Başta Kürt halkı olmak üzere, tüm ulus ve azınlıkların kendi geleceğini belirleme ve dilini, kültürünü yaşama mücadelesi, katılıma ve baskılar karşısında birlikte mücadele eder, onların taleplerini kendi talebi kabuledir. Birlikte özgür ve eşit bir yaşam inşa etmek için mücadele eder.

Dayatılan tekçilik ve Türk-İslam sentezi değil, tüm inançların kedi inançlarını kendi gelenek göreneklerini özgürce yaşamasını savunur. Devletin bu konuda bir tarafı destekleyen değil tarafsız konumda olmasını savunur. Devletin din ve inançları desteklemesini ret eter. Tüm inançlar konusunda tam hak eşitliğini savunur. Tüm imancıların diğer bir inanç üzerindeki baskısını ve ayrıcalığını reddeder ve ezilen inançların demokratik muhtevalı bütün taleplerini destekler ve mücadelesini yürütür.

Ekoloji

Emperyalist- kapitalist sitemin dünyamızı giderek bir çöle çevirdiği günümüzde ekolojik mücadele önemli bir yer almaktadır. Kapitalizm, içinde yaşadığımız gezegeni bitmek bilmez bir kâr hırsıyla ölüme doğru sürüklüyor. Bu kar hırsıyla toplumsal ve biyolojik yaşamı yıkıma sürüklemekteler.

Emperyalist kapitalist sistemin yaratığı sonuç ve onun bir parçası olan ülkemizde de farklı değil. Maden aramaları ormanları yok ediyor, ardı ardına çevre felaketleri yaşanıyor. HES’ler, JES’ler, termik ve nükleer santraller doğada geri dönülmez bir tahribat yaratıyor. Çevrenin kâr için talan edilmesine derhal son verilmelidir. Gezegeni yok olmaktan kurtaracak, kapitalizmin kâr hırsına ‘dur’ diyecek her türlü önlem alınmalıdır. Bu yıkım kapitalist tekellerin, doğal kaynakları her geçen gün daha fazla ölüme sürüklerken bunun sistem sorununda bagimsiz olmadığı bilinciyle hareket eder. Platformuz bu temelde her canlının yaşama hakkı gerçekliğini savunur ve bu anlayışla her canlının doğal yaşama alanlarının korunması için mücadele eder.

Sağlık, Eğitim, Konut, Ulaşım, İletişim

Platformuz; İnsanların temel hakları olan sağlık, eğitim, ulaşım, iletişim, konut sorunu ve ihtiyaçların toplumsal gelirden sağlaması gerektiğini savunmaktadır. Ülke kaynaklarının eşit ve parasız bir şekilde karşılanması için örgütlenme mücadele eder. Hiçbir gerekçeyle bu temel insani hakları bir ranta dönüştürülemez. 

Bu alanların, (eğitim, konut ulaşım, iletişim) kâr sağlanan ve tekeller için kalifiye eleman yetiştiren, onlara rant sağlayan bir alan olmaktan çıkarılması için mücadele eder. Temel bir hak olan bu alanlarına ve toplumun ihtiyacına uygun şekillenen bir sisteme geçilmesini savunur.

Engellerin yaşam hakkı

Platformuz; Engellileri birer “özürlü” gibi gören hâkim bakışa karşı mücadele eder. Onarın örgütlenmesi ve tolumda teslimiyetlerini sağlamak için, bu konuda toplumu köklü değişikliğe uğratacak bir “toplumsal eğitim seferberliği” başlatılması ve “toplumsal dayanışma” duygusu ve bilincini geliştirecek çalışmalar için mücadele eder.

Engelliler, iş hayatı, toplumsal yaşam ve siyasal faaliyete katılmasının önündeki her çeşit fiziksel, ekonomik ve sosyal engelin ortadan kaldırılması için mücadele eder. Tüm gereksinimlerinin devlet tarafında sağlanması tüm engellerin kaldırılması için mücadele eder.

Çocuk

Platformuz, toplumda tüm çocukların geleceğin sahipleri olarak görür, bakım, kreş, sağlık eğitim ve çocukların sağlıklı gelişimi için kültürel ve sportif tüm haklarının devlet tarafından sağlanmasını savunur. Çocuk işçiliğine, sokakta yaşamaya mecbur bırakılan çocuklar ve çocuk hapishanelerini ret etmekte. Sorunların çözümü için mücadele eder.

Kültür-Sanat

Platformumuz, toplumda yaratılan yoz çarpık kültür karşısında sanatın ve özgür bir ortamda gelişmesi için mücadele eder. Sanatçı ve aydınların örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılmasını savunur. Sanatın metalaştırılmasına karşı çıkarak, sanatın ezilenlerin hizmetinde olması anlayışıyla hareket eder.

Bunun için kurum ve çalışmalar örgütler, kurumlar oluşturur.

Savaş, Ordu

Platformuz, ordunun halkın üzerinde bir baskı aracı değil, onu koruyan, kollayan onun güvenliğinde sorumlu olmasını savunur. Ordunun zorunlu ve paralı askerliği ret eder. Vicdani retçilerin ve herhangi bir sebeple askerlik yapmak istemeyen insanların taleplerini destekler.

 Yürütülen her türlü haksız savaşa karşı durur, mücadele eder.  Halkların özgürlük için yürüttükleri mücadele ve haklı savaşlardan yana tutum alır. Ülkemizde ve bölgemizde emperyalist amaçlı yapılan her turlu işgale karşı çıkar. Bu temelde gelişecek cephe ve güç birliklerinde yer alır, örgütler. Ülkede her türlü emperyalist, amaçlı askeri üslerin kapatılması için mücadele eder. Tüm gizli yapılan diplomasi ve gizli istihbarat çalışmalarına ve gizli anlaşmalara karşı çıkar. Başka ülkelerin iç işlerine karışmak amacıyla gizli çalışmalar yürütülmesine karşı mücadele yürütür. Dünya halklarının ve ekolojinin zararına olan tüm açık ve gizli anlaşmaların halka açıklanarak iptal edilmesini savunur.

 Ve halkların başında demokrasinin kılıcı gibi sallandırılan Nükleer silahlanma başta olmak üzere insanlığı ve ekolojiyi tehdit eden her türlü silah üretimine karşı mücadele yürütür

Adalet-Hukuk

Platformuz “Adalet mülkün temeldir” yalanının arkasına gizlenen özel mülkiyetin ve azınlık yönetimin adalet ve hukuk uygulamasını ret eder.  İnsanların sosyal kimlikleri olan ulus, inanç, cinsiyet ve renklerine yönelik tam hak eşitliğini içeren, işçi ve emekçilerin egemenliğini savunan anayasayı savunur. Yapılan yargılamalarda savunma ve hukuki destek sağlanmalı, kanıtsız bir şekilde suçlama olmamalı; iddia eden iddiasını kanıtlamalıdır.

Bu temelde insanlık suçu olan işkence, baskı, izolasyon vb gibi cezai yaptırımlara karşı durur. İnsanların özel hayatına dokunan gizli dinleme, gizli çekim vb. uygulamalarına ve yasalara karşı çıkarak özel yaşamın dokunulmazlığı başta olmak üzere insanların tüm temel haklarının anayasada garanti altına alınmasını savunur. Anayasa halkın katılımıyla tartışmalardan sonra halkın kararıyla oluşturulur.

Cezaevleri

Platformuz; ülkemizin kanaya yarası olan ve egemen sınıfların toplumu ve devrimcileri teslim almak ve sindirmek için kullandığı cezaevi gerçeğini şiddetle ret eder. Hakların özgürlüğü için mücadele eden ve siyasi düşüncesinde dolayı tutsak edilenlerin özgür bırakılması için mücadele eder.

Cezaevlerinin birer işkence ve sindirme, yok etme merkezleri değil, değiştiren, dönüştüren ve üreten bir yer olmamasını savunur.

Devrimci tutsakların özgürlüğü, yaşamı ve hakları için mücadeleyi temel bir görev ve sorumluk olarak ele alır. Bu konuda örgütlenme ve çalışmalar yürütür.

Basın-iletişim ve örgütlenme,

Platformuz sınırsız basın, iletişim, toplantı, gösteri, örgütlenme, yürüyüş, grev, dernek, sendika, parti vb. örgütlenmeleri kurma hakkını savunur ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engellerin kaldırılması için mücadele yürütür.

Temel bir hak olan iletişimin, toplumsal gelirden sağlanan kaynaklarla eşit ve parasız hale getirilmesini savunan Platformuz, tüm medya tekellerine karşı çıkar ve iletişim işletmelerinin tümünün halkın mülkiyetine çevrilerek insanların hizmetine sunulmasını savunur.

Yazılı, sözlü, görsel sosyal medya üzerindeki her türlü sansüre, baskı ve engellemelere, devlet kontrolüne karşı çıkar. İnsanların kişilik haklarını esas alan bir anlayışla sınırsız basın özgürlüğünü savunur.

Güç-Eylem Birliği

Platformuz; anti-emperyalist, anti-kapitalist, anti-faşist, anti- şovenist temelde programındaki temel maddeleri oluşturan dünya ve ülke belirlemeleri ve yani toplum yaratma perspektifiyle yaşanan ve gelişen sorunlar temelinde güç ve eylem birliktelikleri yapar.

Platformuz; Tek doğru anlayışını reddederek, toplumsal dönüşümün örgütlü kitlelerin ve onun sayısız örgütlerinin toplamından oluşan güçlerle ortak mücadeleyi benimser. Geçmişte yaşanan olumsuz ve sorunlu eylem ve güç birliklerinin tüm olumlu-olumsuz deneyimler de de dersler çıkarır. Kendisine yaşanan olumsuzlukları değil onlarda dersler çıkararak olumlu deneyleri öne çıkarılması için çaba sarf eder. Kendi dışındaki devrimci, demokrattık kurumların örgütsel bağımsızlığına saygı duyar, ajitasyon propagandada serbestlik ilkesini savunur. 

Kendisi dışındaki devrimci-demokratik oluşumlara karşı grupçu, ben merkezci bir tutum takınmaz.  Dostane bir ilişkiyi temel alır. Ancak egemen sınıflar ve onların türevleri, faşist, ırkçı, şoven, halk demokrasi ve sosyalizme karşıt olan tüm akımlara karşı mücadeleyi temel alır.

Göçmen

Emperyalist haydutlar ve onların iş birlikçilerinin dünya genelinde yaratıkları bölgesel savaşlar ve bunun yaratığı göç sorunu karşısında, artik her ülkenin gerçeği olan göçmen sorununa özel bir önem vermektedir.

Platformuz, mültecilere yönelik politikada öncelikle bu sorunu yaratan yoksullaşma ve savaşlara karşı çıkar. Emperyalist ülkelerin ve yerli işbirlikçilerinin bu yönlü tüm politikalarına karşı mücadele yürütür. Bu çerçevede mülteciliğe ilişkin çalışma yürüten kurumlarla ortak çalışmalar yürütür, uluslararası kurumlara ve devletlere bu sorunun çözümü doğrultusunda baskı uygular. Göçmenlerin toplumda yaşamlarını kurmaları için her türlü haklarının tanınmasını savunur. Göçmen karşıtı, milliyetçi ırkçı davranış ve uygulamalara karşı mücadele eder.

Enternasyonalizm

Emperyalizmin tüm coğrafyaları ekonomik, politik, siyasal ve sosyal olarak birleştirmiştir. Buna karşı başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilen ulus, inanç, cinsiyet ve çevre mücadelesi yürüten halklar yakınlaşmıştır. Bu sebeple işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadele birliği bir görev olarak ele almaktadır. Marksın ‘bütün ülkelerin işçileri birleşin’ şiarını temel alır.

Dört parçaya bölüne Kürt halkının kendi geleceği konusunda karar vermesini savunur ve mücadelesini kendi mücadelesi olarak ele alır.  Kürdistan’da yürüttüğü mücadeleyi bu temelde ele alır. 

Emperyalist- kapitalist sisteme tek alternatifinin sosyalizm olduğu gerçekliğiyle bu uğurda sürdürdüğü mücadelesini dünya ezilen haklarının mücadelesinin bir parçası olarak görür. Dünyaya alternatif olan sosyalizm mücadelesi, tek tek ülkelerde sürdürülen mücadelelerin enternasyonal bir ruhla birleştirilmesi, destek ve dayanışma içinde olmayı temel bir görev olarak görür.

Demokratik Halk Devrimi ve sosyalizm

Platformumuz; Ezilenlerin bütün güçlerini işçi sınıfının ideolojik önderliği altında kapitalizme karşı ortak bir mücadele içinde bir araya getirmek için mücadele yürütür. Bu mücadele, demokratik halk devrimi ve onu takip edecek olan sosyalist bir devrim aracılığıyla kapitalizmin ortadan kaldırılması ve böylece sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz bir dünyanın kurulması amacındadır. Bununda kapitalist-emperyalist sistemi tüm dünyada yaşanan emek-sermaye çatışması ve sömürüyü yaşanan eşitsizlik, savaşların kaynağı olarak görmektedir. İnsanlığın ve emekçi halklarımızın sömürüsüz, özgür eşit yaşaya bileceği tek kurtuluşun demokratik halk devrimi ve sosyalizm olduğunu savunur. Ancak sosyalizmle Ulusçu, cinsiyetçi, ırkçı, inanca ve sömürüye dayalı her tür baskı ve eşitsizliğin sınırları, sınıfları ortadan kaldıracak ve sosyalizmi mücadelesinde sınıfsız topluma olan komünizme geçişte bir aşama olarak görür.

Ezilenlerin, sömürülenlerin, yok sayılan halkların, bireylerin ve farklılıkların temel hak ve özgürlüklerinin önündeki engelleri kaldırmayı amaçlayan; her yaştan insan, çocuk- kadın, genç- yaşlı, inançtan diyerek ayırt etmeksizin, Kolektif mücadelenin kaçınılmaz olduğu, ayrımsız, özgür eşit, sömürüsüz bir dünya ve gelecek için “örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez!” ilkesinin bilinciyle YA BİR YOL BULACAĞIZ YA BİR YOL AÇACAĞIZ diyen, kendimizi de feda kuşağının mirasçıları olarak gören bir hak arama platformuyuz.

Kasım 2022