Suruç saldırısı ile ilgili yargılama süreci, saldırıdan 18 ay sonra, 5 Mayıs 2017’de başladı.
İddianamede Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün yanı sıra, Gaziantep’te üzerindeki bombayı patlatarak ölen Yunus Durmaz, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne bombalı saldırıda ölen Halil İbrahim Durgun ve Ankara Gar saldırısı şüphelilerinden tutuklu Yakup Şahin, örgütün Türkiye-Suriye sınır sorumlusu Deniz Büyükçelebi ve örgütün Suriye’deki “emiri” İlhami Balı da saldırının failleri olarak yer aldı.
Şanlıurfa Savcılığının 15 kişiyle başlattığı soruşturma üç kişi ile devam etti ve hazırlanan iddianamede, üç kişi hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer, biyolojik, kimyasal silah kullanarak öldürme” suçlarından 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyordu.
Davadaki tek tutuklu sanık, Ankara Garı Saldırısı davasından da tutuklu bulunan Yakup Şahin ve Hilvan Cezaevi kampüsünde görülen yargılamada Şahin bir kere bile mahkemeye getirilmedi.
22 Ekim 2021’de görülen oturumda, mahkeme Yakup Şahin’e 34 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi ve yargılama firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı yönünden hala devam devam ediyor.
Avukatlar, Suruç Katliamı soruşturmasının etkin bir şekilde yürütülmediği için Ankara, İstanbul, Gaziantep’teki İŞİD saldırılarının gerçekleştiğini savunuyor.
Şanlıurfa Baro Başkanı Öncel: “Dönemin yetkilileri yargı önüne çıkarılıp dinlenilmeden maddi gerçek ortaya çıkmaz”
Davayı takip eden avukatlardan biri de Şanlıurfa Barosu Başkanı Abdullah Öncel. Bugün Suruç’ta yapılan anmalara da katılan Öncel, BBC Türkçe’ye hukuki süreçle ilgili bilgi verdi ve İŞİD saldırılarının başladığı 2015 yılını ülkenin karanlık dönemlerinden biri olarak tanımladı.
İŞİD saldırılarıyla ilgili başlayan davalarda aynı isimlerin yargılandığına dikkati çeken Öncel ”Bu tür dosyalarda havuzun içinde üç dört isim vardır ve tüm saldırılar bu isimlere mal edilmeye çalışılır’’ diye konuştu.
Öncel, o dönemde ülkede, İŞİD dahil, Ortadoğu politikasını belirleyen, yön veren yetkililerin yargı önüne çıkartılmadan bu tür dava dosyalarından adil yargılama beklemenin gerçekçi olmayacağını ifade etti.
”O dönemin yetkilileri yargı önüne çıkarılıp dinlenilmeden maddi gerçek ortaya çıkmaz. Çok acı ki, mahkemede ifade veren İŞİD militanları, Suriye’de yaralandıklarında Akçakale’deki hastanelerde tedavi edildiklerini, sınır karakollarının yanından ellerini, kollarını sallayarak geçtiklerini anlattılar” dedi.
Öncel, Suruç saldırganı Alagöz’ü ilçeye getiren, destek veren kişilerin tespit edilmeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılamayacağını söyledi.