Devlet Akbelen’de Talan Devam Ediyor: Zeytinlikler Jandarma Eşliğinde Sökülüyor

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy–Akbelen Ormanı’nda yeni bir talan operasyonu daha sahnelendi. Limak–İçtaş ortaklığının YK Enerji için maden sahasını genişletme girişimi kapsamında kamyonlar ve kesim ekipleri, jandarma korumasında zeytinliklere girdi. Zeytin ağaçlarının sökülmeye başlandığını duyuran köylüler gözaltına alındı; doğanın ve halkın emeğinin gaspı resmi kolluk gücü eşliğinde sürdürülüyor.

Köylülerin paylaştığı videolarda sabahın erken saatlerinde alana giren kamyonlar, ağaç sökme makineleri ve jandarma birlikleri görülüyor. İkizköy’ün “Akbelen Yuvamızı Vermeyeceğiz” hesabından gelen çağrıda, “Giriş çıkışlar tutuldu. Engelleniyoruz” sözleri öfkeyle yankılanıyor. Bu, sadece birkaç ağacın değil; yüzyıllık yaşamın, halkın kolektif hafızasının ve ekosistemin gaspıdır.

İkizköy Muhtarı Nejla Işık’ın video mesajı durumu net biçimde özetliyor: “Her yeri askerle çevirmişler. Sanki teröristiz. Zeytin sökülen yeri korumaya almışlar ki sökümü kolay yapsınlar, kimse müdahale edemesin. Çağrıya çıktık, çıkmaya devam edeceğiz. Herkesten yardım ve destek istiyoruz.” Muhtarın sözleri, devletin sermaye için kullandığı uygulamaların çıplak gerçeğini; kolluk ve şirket işbirliğinin vahametini açığa vuruyor.

Bu manzara tekil bir olay değil; ülke çapında tekrarlanan bir modelin parçası. Torba yasalar, ÇED muafiyetleri, siyasi kayırmacılık ve yerelde uygulanan baskılar birleşince, halkın rızası hiçbir anlam taşımıyor. Kamulaştırma değil, peşkeş politikası yürütülüyor: Doğa, köylü emeği ve kırsal yaşam sermayenin talanına kurban ediliyor.

Köylülerin ve yaşam savunucularının direnişi meşrudur; çünkü burada savunulan sadece zeytin ağacı değil, halkın yaşam alanı, gıda güvenliği ve gelecek nesillerin hakkıdır. Bu talan politikasıyla karşı karşıya kalan İkizköy, yalnız değildir. Dayanışma şimdi daha hayati: Yerel direnişi görünür kılmak, gözaltılara, yasaklara ve algı yönetimine izin vermemek gerekiyor.

Yetkililere ve iktidara sesleniyoruz: Maden ve enerji şirketlerinin kârı uğruna köyleri, zeytinlikleri, su havzalarını ve ormanları yok etmeyi derhal durdurun. Hukuki süreçler işletilmeli, kamu yararı gözetilmeli; halkın iradesi hiçe sayılmamalıdır. Bizler de; sokaklarda, mahkeme önlerinde, sosyal medyada ve uluslararası platformlarda İkizköy’ün yanında olacağız. Bu talana sessiz kalmak, ortak olmaktır.

İkizköy’e destek için çağrı: Dayanışma büyütülsün — zeytinlerimiz, doğamız ve yaşam alanlarımız için hep birlikte direnelim. Talana karşı susmayalım; mücadeleyi her alanda görünür kılalım.

Önceki İçerikDevrimci Tutsaklar Teslim Alınamaz,