8 Marta erk faşizme karşı Jin Jiyan Azadî
Yaşasın dünya emekçi kadınlar günü 8 Mart.
Jin Jîyan Azadî şiarıyla mücadeleyi büyütmeye…
Sınıflar mücadelesi ve kadın mücadelesinin tarih boyunca yürüttüğü mücadele ve yarattığı birikimle birlikte günümüzde kadın mücadelesi dahada yükselerek toplumsal mücadelede belirleyici bir güç haline geldi.
Dünyanın her yanında kadın mücadelesi karşısında giderek artan kadına yönelik şiddet ve yaşam alanlarının daraltılma çabaları ile birlikte ülkemizde devletin faşist İslamcı karakteri gereği giderek yoğunlaşmakta.
Başta Kürt halkının özgürlük mücadelesi olmak üzere kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz bizzat devlet tarafında örgütlenmekte, cezasızlık politikası uygulanmaktadır. Faşist erk zihniyetin devletten aldığın cesaretle kadın ve çocuk katliamları artmaktadır.
Faşizmin tüm bu saldırıları ve kadın kıyımına karşı, Kadınların mücadelesi giderek büyümekte. Dünyanın birçok ülkesinde Kadınların cesareti yayılmaktadır. Bu cesaret egemen sınıfları ve şeriatçı faşist devleti korkutmaya ve uykularını kaçırmaya devam ediyor.
İran’da Mola rejiminin “ahlak polisleri” tarafında Kürt kadın Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi karşısında başlayan başkaldırı ve mücadeleyle simgeleşen Jin Jîyan Azadî sloganı tüm dünyada kadın mücadelesinin parolası haline geldi.
Ülkemizde faşist sistemin, rantçı ve talan politikasının yarattığı bir sonuç olan 6 Şubat depremiyle yaşanan büyük katliam ve acılar karşısında kadınların yaşadığı sorunlarda daha fazla artırmıştır. Yaşatılan bu katliamda yine en çok tehlike ve saldırılarla karşı karşıya kalan kadınlardır. Bu katliam karşısında yükselen halkın dayanışmasını büyüten ve 8 Mart’ta da bu dayanışmayı başta deprem bölgeleri olmak üzere tüm ülkeye yayan olmalıyız.
Faşist erk saldırılar karşısında bir gün değil her günün 8 Mart ruhuyla örgütlenmesi ve mücadele edilmesi gerektiğini bir an olsun bile aklımızdan çıkarmamalıyız.
Bir bütün olarak emperyalist- kapitalist sistemin yaşadığı kriz ve savaşlarla birlikte ülkemizde tekçi faşist şeriatçı rejim büyük çöküntü sürecindedir. Yaşadığımız süreçte kadınların mücadelesi ve toplumsal mücadelenin yarattığı muazzam direniş ve cesaret ortaya çıkarmaktadır. Halklarımız ve kadınlar üzerinde uyguladıkları baskı, yaratmak istedikleri korku duvarı yıkılmaktadır. Buradan doğru kadınların mücadelesi bu faşizan koşullarda daha bir önem arz etmekte. Kendi dinamiğini küçük sınırlar içine hapseden değil, erkek egemen faşist sistemi hedefleyen bir mücadele çizgisini geliştiren ve uygulayan olmak durumundadır.
Sadece kadın ve kadın sorununa hapsedilen bir mücadelede kalmak, sistemin kendi varlığını sürdürmesi ve baskılarını yoğunlaştırması demek olacaktır. Çok popüler olan liberal ve uzlaşmacı rüzgâra değil, sınıfsal bir duruşu temel almak durumundayız.
Muhalif durumda olan bir mücadele hattında değil, sınıfsal ve cinsel kimliğimizin gerçek kurtuluşu olan devrim mücadelesiyle bütünleştirerek büyütmek zorundayız. Gerçek kurtuluşun ve özgürlüğün bu temelde yükselteceğimiz ve devrim hedefli olan bir mücadeleyle ancak sağlayabileceğimizi bilince çıkaran ve buna göre konumlanan olmak durumundayız.
Kolektif mücadele ruhuyla, Kolektif Kadın Mücadelesini daha ileri noktalara taşımak ve devrim perspektifiyle büyütmek için cesaretimizi ve bilincimizi pratiğe dökmeliyiz.
Dünya sınıf ve kadın mücadelesi ve sosyalizm mücadelesinde öncü kadın yoldaşlarımız ve ülkemizde çok büyük bedeller ödeyerek yol acıcı kadın yoldaşlarımızı saygıyla anıyoruz…
Bir günü değil, her günü 8 Mart ruhuyla mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
Bu dünya bizim, bu mücadele bizim ve dünyamızı faşist erkek egemen sisteme karşı 8 Mart coşkusuyla örgütleyelim, savaşalım.
Jin Jiyan Azadî!
Yaşasın dünya emekçi kadınlar günü 8 Mart!
Kolektif Kadın Platformu
Mart 2023