Cumartesi Anneleri 1038. hafta eylemini 15 Şubat günü Galatasaray Meydanın’da Rıdvan Karakoç için adalet isteyerek yaptı. Yapılan eylemde kayıpların nerede olduğunu bilmek, devletin gözaltında kaybetmelerdeki rolünü kabul etmesini sağlamak ve bu suçların kimler tarafından, neden ve nasıl işlendiğini tüm gerçekliğiyle öğrenmek için mücadele edildiği ifade edilirken ayrıca Rıdvan Karakoç’un başına gelenleri açığa çıkarma ve suçlaların yargılanması için göreve davet edildi.
Ne Olmuştu?
34 yaşındaki Rıdvan Karakoç, İstanbul’da yaşıyor ve Kürt siyasi partileri ile kültür-sanat kurumlarında çalışmalar yürütüyordu. 1994 yılında gözaltına alınan bir kişinin emniyette verdiği ifade nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Rıdvan’ı arayan polisler, ailesinin evini gözetim altında tutuyor, zaman zaman da eve baskınlar düzenleyerek “Rıdvan’ı bize getirin; getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz” diyerek aileyi tehdit ediyordu.Eve gelemeyen Rıdvan, 15 Şubat 1995 tarihine kadar ailesi ve avukatı Eren Keskin ile düzenli haberleşti. Ancak bu tarihten sonra Rıdvan ile bağlantı tamamen kesildi. Evdeki polis ablukası kaldırıldı ve baskınlar sona erdi. Rıdvan’dan bir daha haber alınamadı. Karakoç Ailesi, evlatlarından haber alabilmek için tüm yetkili mercilere başvurdu ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları “Bizde yok” cevabını verdi.
Tam 110 gün süren ısrarlı bir arayışın ardından, Rıdvan Karakoç’un işkence izleri taşıyan bedeni Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulundu. Ailesi her yerde Rıdvan’ı ararken, onun cansız bedeninin savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçtiği, günlerce Adli Tıp Kurumu’nda bekletildiği ve emniyette parmak izi olmasına rağmen “kimliği meçhul kişi” olarak defnedildiği açığa çıktı. Beykoz Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada rutin yazışmalar dışında 30 yıldır hiçbir işlem yapılmadı. Soruşturma makamları, suçun faillerini belirlemek ve cezalandırılmak için harekete geçmedi; deliller toplanmadı ve dosya zamanaşımına terk edildi.