Cumartesi Anneleri 1058. hafta: “Gözaltında kaybedilişinin 34. yılında Vedat Aydın için adalet”

Cumartesi Anneleri, 1058. hafta eylemini 12.00’de Galatasaray Meydanı’nda gözaltında kaybedilişinin 34. yılında Vedat Aydın için adalet talebiyle yaptı. Yapılan basın açıklamasında 1058 haftadır dile getirdikleri adalet taleplerinin yalnızca kendi kayıpları için değil; tüm toplumun huzuru, güvenliği ve ortak geleceği için olduğu ifade edilerek “Adalet, bir toplumun barış içinde bir arada yaşamasının temel şartıdır” denildi.

Cezasızlık politikalarının sürdüğü sürece adaletin sağlanamayacağı vurgulanırken “Geçmişteki hak ihlallerinin üzerinin örtülmesi, bu ihlallerin tekrarına zemin hazırlar. Gerçeğin ortaya çıkarılması ve faillerin cezalandırılması, sadece geçmişle yüzleşmek değil; aynı zamanda geleceği güvence altına almaktır. Ancak, gözaltında kaybetmeler devlet aktörleri tarafından ya da devletin zımni onayıyla gerçekleştirilen insanlığa karşı suçlar olduğu için inkar edilmeye ve cezasız bırakılmaya devam ediyor” denildi.

Ne olmuştu?

38 yaşındaki üç çocuk babası Vedat Aydın, Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanıydı. 5 Temmuz 1991 gecesi, kendilerini Siyasi Şube polisleri olarak tanıtan silahlı ve telsizli kişilerce “ifade vermek üzere emniyete götürüleceği” gerekçesiyle evinden gözaltına alındı. Gözaltı işleminin hemen ardından avukatı Emniyet Müdürlüğü’ne başvurdu; ancak Vedat Aydın’ın emniyette olmadığı belirtildi. Ertesi gün, eşi ve avukatı Diyarbakır’daki tüm ilgili makamlara başvurdu; fakat her yerden “bilgimiz yok” yanıtı geldi. 7 Temmuz 1991’de bir gazeteci, Ergani-Maden yolu üzerinde bulunan kimliği belirsiz bir erkek cesedinin Maden Mezarlığı’na defnedildiğini öğrendi.

Bu bilgi üzerine ailenin savcılığa yaptığı başvuru sonucu mezar açıldı ve ağır işkence izleri taşıyan bedenin Vedat Aydın’a ait olduğu ortaya çıktı. Ailesi tarafından 10 Temmuz’da teslim alınan bedeni, on binlerce kişinin katılımıyla toprağa verildi. Ancak cenaze törenine katılanlara açılan ateş sonucu birçok insan yaşamını yitirdi, yüzlercesi yaralandı.

Şükran Aydın, eşini gözaltına alan kişilerin eşgal bilgilerini detaylı biçimde verdi, robot resimler çizildi. “Eşimi devlet öldürdü” ifadesi nedeniyle tehdit edildi, defalarca evi basıldı ve gözaltına alındı. Beş yıl boyunca evinin önünde “beyaz toros” bekletildi.

JİTEM mensubu Abdulkadir Aygan’ın ifadesi ve Murat İpek’in açıklamaları, Vedat Aydın’ın JİTEM Komutanı Cem Ersever ve ekibi tarafından, Diyarbakır Alay Komutanı İsmet Yediyıldız’ın bilgisi dahilinde zorla kaybedildiğini ortaya koydu. Suça ortak olan Aygan ve Demir, Aydın’ı gözaltına alan ve infaz eden kişileri isim isim açıkladı.

Dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hanifi Avcı da hem yazdığı “Haliç’teki Simonlar” isimli kitabında hem de mahkeme ifadelerinde, Aydın’ın JİTEM tarafından evinden alınıp öldürüldüğünü dile getirdi. İçerisinde Vedat Aydın’ın olduğu aracın rahat yol alması için trafik kontrol noktalarının sahte kaza ihbarlarıyla devre dışı bırakıldığını ve bu talimatın Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Harekat Merkezi’nden geldiğini açıkladı.

Tüm bu bilgilere rağmen, 34 yıldır dosyada etkili, tarafsız ve bağımsız bir soruşturma yürütülmedi. Devlet, Vedat Aydın’ın gözaltında kaybedilmesiyle ilgili hakikati ortaya çıkarma ve adaleti sağlama görevini yerine getirmedi.

Önceki İçerikSefalet ücreti dayatmasına karşı ülkenin dört bir yanında AKP binalarına yürüyüş
Sonraki İçerikİktidarın CHP’ye yönelik başlattığı saldırı dalgası yayılarak devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz