31 yıl, 3 ay…
Bir ömür.
Bir devrimcinin, bir halkın, bir isyanın tutsak edilmek istendiği yıllar…
Veysi Aktaş, 1993 yılında tutsak düştü. 30 yıl ceza verildi. Yıl 2024 oldu, infazı doldu. Ama tahliye edilmedi. “İdare ve Gözlem Kurulu” adlı, keyfi infaz erteleme mekanizması devreye sokuldu. 1 yıl daha zindanda tutuldu. Sonra 3 ay daha… Tam 31 yıl, 3 ay sonra tahliye edildi.
Ve ardından kıyamet koptu!
“Teröristleri salıyorlar!”, “Devlete karşı gelenler dışarıda!”, “Neden hâlâ içeride olanlar var?” diyenler çıktı ortaya.
Kimi kastettikleri belliydi.
Kürdü…
Veysi Aktaş, aldığı cezanın tamamını yattı.
Artık hukuken bile cezası bitmişti. Ama “hukuk” dedikleri, söz konusu Kürt halkı ve devrimci tutsaklar olunca işlemiyor. Çünkü mesele sadece bir mahkûmiyet değil, mesele bir halkı, bir davayı, bir inancı terbiye etme, diz çökertme, susturma davasıdır.
Bu ülkede “terörist” damgası, egemenlerin diliyle halkların direnişini kriminalize etme aracıdır.
Kürt özgürlükçüsüysen, devrimciysen, halktan yanaysan, ömür boyu cezalandırılman makbuldür.
Ve şimdi utanmadan soruyorlar:
“Veysi Aktaş neden serbest bırakıldı?”
Soru bile bir şovenizm suçu, bir insanlık suçudur.
Bir insan cezasını yattıysa, çıkmalıdır. Ama Türkiye zindanları, hukuk değil, intikam işletir.
Veysi Aktaş’a uygulanan erteleme, sadece ona değil; onun şahsında Kürt halkına, mücadeleye ve baş eğmeyenlere bir cezadır.
Bugün Veysi Aktaş’ın tahliyesine öfke kusanlar, “barış”tan, “demokratik çözüm”den, “terörsüz bir Türkiye”den bahseden aynı sahtekârlardır. Onların barış dediği, Kürtlerin biat etmesidir. Onların demokrasi dediği, halkların susmasıdır. Onların çözüm dediği, teslimiyettir.
Ama halklar bu şovenist politikalara teslim olmayacak, boyun eğmeyecektir.
Kuşkusuz ki Veysi Aktaş sadece bir isim değil.
Bir irade, bir direniş, bir halkın özgürlük özlemi, bir isyanı, boyun eğmeyen gerçekliğidir.
Cezaevlerinde yıllar boyunca devletin inkârına, işkencelerine, yok saymalarına karşı onurunu koruyan, örgütsel duruşunu bozmayan, halkının varlığını savunmaya devam eden siyasi tutsakların duruşudur.
O tahliye edilince değil, baş eğmeden çıktığı için bu kadar düşmanlık
“Veysi Aktaş neden serbest bırakıldı?”, “teröristler serbest bırakılıyor” “PKK’lılar serbest bırakılıyor” vb vb söylemleri ne yazık ki kendisine demokrat, solcu diyen bazı çevrelerce de faşist, şovenist ırkçıların korosuna katıldılar her zaman ki gibi. Bu ülkede milliyetçilik sadece sağda değil, kendisine “sol”un bazı kesimlerinde de kol gezer. “Ulusal birlik”, “devletin bekası”, “şehit kanı” gibi söylemlerle Kürt düşmanlığı pazarlayan kalpazan solculardır.
Ama gerçek sol, sosyalistler, şovenizme karşı halkların kardeşliğini, devletin inkârına karşı özgürlüğü, “hukuk” maskesiyle sürdürülen işkenceye karşı adaleti savunur.
Veysi Aktaş’ın tahliyesi, geç kalınmış bir haktır.
Soru sormak gerekiyorsa, siyasi tutsakların üzerinde bir teslim alma aracı olarak uyguladıkları infaz mekanizmasını sorgulamak, onu teşhir etmek gerekiyor.
Veysi Aktaş çıktı. Ama düşmanlıkları bitmedi. Çünkü onlar; özgürlük, eşitlik, insanca bir yaşamda yana olanlara, onun mücadelesini verenlere düşmanlar. Kadın katilleri, çocuk tacizcileri, hırsızlar, uyuşturucu kaçakçıları vb serbest bırakılır ses yok.
Binlerce devrimci, Kürt siyasetçi, gazeteci, belediye başkanı, devrimci hâlâ tutsak. Bu kadar tutsak niye var sorusu sorulmaz. Ama Veysi Aktaş yer aldığı özgürlük, eşitlik, insanca bir yaşam, kendi dilini konuşma istemi karşısında verdikleri 30. Yılın anti demokrattık, intikamcı, adalet değil faşist, şovenist duygularalar verdikleri haksız cezayı yatıp çıkması karşısında intikamcı davranımları bundandır.
Bunlara inat, hoş geldin Veysi Aktaş
Bu ülkede barış, gerçek anlamda özgürlük, hakların ve inançların eşit, özgür bir arada yaşamasının yolu faşizme ve şovenizme, devlet terörünün Karşı ortak mücadeleyi, yükseltmekten geçmektedir.
.
31 yıl 3 ay, yok edilmek, teslim alınmak istenen halkın iradesinin boyun eğmemesine duyulan faşist, şovenistlerin kızıdır.
Hoş geldin Veysi Aktaş
Kahrolsun milliyetçilik, kahrolsun şovenizm!
Yaşasın halkların Kardeşliği!