Belçika’da Emekçilerden Kemer Sıkma Politikalarına Karşı Üç Günlük Direniş

Belçika’da tüm büyük işçi sendikalarının çağrısıyla, kamu ve özel sektör çalışanları hükümetin işsizlik, emeklilik ve diğer sosyal harcamalarda kesinti öngören kemer sıkma paketine karşı üç günlük bir greve başladı. “Kasım Çağrısı” adı verilen grev dalgası, hükümetin krizin faturasını emekçilere çıkarma girişimlerine karşı toplumsal bir karşı koyuş niteliği taşıyor.

Grevin ilk günü olan 24 Kasım’da özellikle ulaşım sektörü durma noktasına geldi. Ülke genelinde tren seferleri üçte bire düşürülürken, Brüksel toplu taşıma işletmesi STIB çalışanlarının geniş katılımıyla metro, otobüs ve tramvay hatlarının büyük bölümü iptal edildi. Emekçiler, “kesintilerin yükü bize değil, büyük sermayeye yüklensin” diyerek sokaklara çıktı.

25 Kasım’da greve okul, kreş, hastane ve belediye çalışanlarının katılması bekleniyor. Bu durumun kamu hizmetlerini ülke çapında ciddi şekilde aksatması öngörülüyor. 26 Kasım’daki genel grev ise tüm sektörleri kapsayarak toplumsal yaşamı büyük ölçüde durduracak. Brüksel ve Charleroi havalimanlarında çalışanların da greve katılmasıyla, Charleroi’deki bütün uçuşlar, Brüksel’de ise kalkış yönlü seferler iptal edildi.

Eğitim sendikaları 25–26 Kasım’da greve çağrı yaparken, öğretmenler uzun süredir kesintiler ve neoliberal reformlara karşı sokakta. Polis sendikası CGSP de çalışma koşullarının kötüleştirilmesini ve saygı eksikliğini gerekçe göstererek üç günlük greve dahil oldu.

Sendikalar, üç günlük grevin Bart De Wever hükümetine yönelik güçlü bir toplumsal uyarı olduğunu vurguluyor:
“Sosyal yıkıma son verin, emekçilerin haklarına dokunmayın.”

Emek örgütlerinin temel talepleri arasında şunlar yer alıyor:

  • Büyük servetlerden ve teknoloji devlerinden ek vergi alınması,
  • Çok uluslu şirketlere verilen koşulsuz teşviklerin kaldırılması,
  • Sosyal güvenlik sisteminin zayıflatılmak yerine güçlendirilmesi.

14 Ekim’de düzenlenen ulusal grevde 100 bin kişinin Brüksel sokaklarını doldurduğu hatırlatılırken, bu üç günlük eylemin de ülke çapında yaşamı derinden etkilemesi bekleniyor.

Şubat ayında göreve gelen ve sosyal harcamaları hedef alan bütçe kesintilerini “zorunlu reform” diye sunan De Wever hükümeti, kamu borcunu azaltma iddiasıyla kemer sıkmayı emekçilerin omuzlarına yüklüyor. Sendikalar ise hükümetin tercihlerinin sınıfsal niteliğinin altını çiziyor:
“Borçların sorumlusu biz değiliz, bedelini de ödemeyeceğiz.”

Yıl boyunca art arda gerçekleşen grevler, uçuş iptalleri ve kitlesel gösteriler, Belçika’daki emekçi sınıfların neoliberal kemer sıkma programına karşı giderek büyüyen öfkesinin işareti olarak değerlendiriliyor.

Önceki İçerikİstanbul’da Bir Kadın Cinayeti Daha: Nuran Şimşek Eski Eşi Tarafından Sokakta Öldürüldü
Sonraki İçerikABD’lilerin yüzde 70’i Venezuela’ya müdahaleye “Hayır” dedi