Kadın katliamlarının meşrulaştırıldığı, her geçen gün kadın cinayetlerinin, taciz, tecavüzlerin arttığı ve sistemce meşrulaştırıldığı koşularda yaşam mücadelesi veriyoruz.
Kadın cinayetlerine, cins ayrımcılığına, erkek egemen zihniyetine karşı, işsizlik ve iş cinayetlerine, doğa katliamlarına, savaşlara karşı, yokluk yoksulluğa karşı, kapitalizme, faşizme karşı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde öfkemizi sokağa taşıyalım.
8 Mart’a Mücadeleye, alanlara, kadın öncülerimizin tutuşturduğu meşaleyle faşist sistemi tutuşturmaya, hesap sormaya…
Patriarkal, kadınları sınıfı, etnik kökeni, ideolojisi, yaşı, inancı ne olursa olsun ikincil cins olarak konumlandırıp, kadın kimliğinde buluşturmaktadır. Kadını nereden sömürüyorsa, oradan tanımlamaktadır; iyi bir köleliğin bütün sıfatlarını kutsar, özgür bir kadın olmanın bütün niteliklerini tecrit eder.
Kapitalist sistemin üzerine şekillendiği sömürü, baskı aygıtı kadını ikinci sınıf statüsünde tutmak için tüm gücüyle saldırmakta. Onların tüm hukuk yapıları, gelişkin zor aygıtları, eğitim sistemleri ve dünyayı saran medya ağları buna hizmet etmektedir. Tüm aygıtlarıyla kadın bedeni ve yaşamı sürekli saldırı altındadır.
Kapitalist ve faşist erk sistemi her şeyin meta hâline getirdiği, daha çok baskı, daha çok sömürüyü dayatmaktadır insanlığa. Bunun yanı sıra kadınlara, bütün dünyada ikinci cins olarak varlığını sürdürmesi, fiziksel-cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet, en yaygın uygulanmaktadır.
Faşist şeriatçı erkek devlet şiddetiyle kadınların yaşam hakkı ellerinden alınmakta, kadınlara kölece bir yaşam dayatılmaktadır. Ve onların bu politikaları sonucudur ki ülkemizde ve dünyada katledilen kadınların sayısı her geçen gün be gün artmaktadır. Sistemin yüz yılardır topluma empoze ettiği ‘kadın bedeni kocanın, babanın, devletin, modern orduların özel mülkü altındadır’ kültürünü aşılamakta. Kısacası dünyanın hâkimleri, kadını bir cins olarak erkeğin mülkiyeti adı altında daha da köleleştirmiştir.
Emperyalist-kapitalist sistemin içinde bulunduğu kriz yaratığı savaşlar, giderek derinleşen krizini aşmak için sömürüsünü katmerleştirmektedir. Bu yaşananlar, saldırılara ise en çok kadınlar maruz kalmaktadırlar. Genelde tüm işçi sınıfının, özel olarak emekçi kadınların yaşam koşullarını her geçen gün çekilmez kılıyor.
Bu dayatılanlar karşısında bütün kadınları, yaşam alanlarını güçleriyle özgürleştireceği gerçeği ve erkek egemenliğine karşı kadın dayanışmasını büyütmeye çağırıyoruz. Dünyanın her yanından kadınlar olarak ezilen-sömürülenlerle birlikte mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Bugün yürüttüğümüz sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya olan sosyalizm mücadelesi kadın kurtuluşunda bağımsız değildir. Kadınların kurtuluşu mücadelesi için de her alanda, erkek egemen sistem ve onun politikalarına karşı örgütlenmek, mücadele etmektir.
Sistemin tüm baskı ve şiddetine karşı, eşit hak eşit yaşam koşuları, devlet ve faşist erk anlayışa karşı kendi yaşamı, bedeni, emeği üzerinde söz sahibi olmak için…
Baskı yokluk, yoksulu karşısında emeğimizin karşılığını hakça aldığımız, cinsel, fiziksel, psikolojik şiddete maruz kalmadığımız, sırf erkek diye birilerinin üstün tutulmadığı bir dünya için…
Emperyalizme, faşizme, Siyonizm’e, faşist erk anlayışa karşı, her türlü sömürü, baskı şiddete karşı özgür-eşit bir yaşam için…
Bizler binlerce yıllık sömürü düzenine karşı isyan bayrağını dalgalandıran kadınları selamlarken 8 Mart’a alanlarda öfkemizi haykırmaya…
Bir günü değil, her günü 8 Mart ruhuyla mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
Dünya yüreğine Kadınların cesaretini nakşedenlerle özgürleşecek…
8 Mart’ta mücadeleye, alanlara, kadınların tutuşturduğu meşaleyle faşist sistemi tutuşturmaya…
Örgütlendikçe mücadele edeceğiz, mücadele ettikçe özgürleşeceğiz…
Bu yaşam bizim, bu dünya bizim, bu mücadele bizim …
Dünya kapitalist ve faşist erkek egemen sistemini yeneceğiz…
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Dünya Kadınlarla Özgürleşecek!
Jin Jiyan Azadî!
5 Mart 2024
Kolektif Kadın Mücadele Platformu
