Haydutlar Dünyayı Kana Bulama Çabasında
Dünya halklarına yeni acılar yaşatanlar; Siyonist İsrail’in Filistin halkına karşı tüm dünyanın gözü önünde yaptığı soykırıma sessiz kalan, hatta destek sunan ABD ve Avrupa emperyalistleri, yaşananların baş sorumlusudur. Siyonistlerin her saldırısını “İsrail’in kendini savunması” savsatasıyla savunanlar, Siyonistlere yönelik eylemlere ya da saldırılara karşılık verildiğinde ise “İsrail’in varlık hakkına saldırı” demagojisiyle hareket etmektedirler.
Siyonistlerin uzun süredir başta Filistin halkı olmak üzere bölgedeki muhalif kesimlere ve ülkelere yönelik saldırıları dalgası, bu kez İran’a yöneldi. Önceki süreçte daha çok İsrail ve İran’ın karşılıklı saldırıları bu kez daha büyük bir boyuta sıçradı. Siyonist İsrail’in İranlı yöneticilere ve Nükleer santral gibi kaynaklarına yönelik saldırılara İran’ın füzelerle karşılık vermesiyle gerilim giderek tırmanmaktadır.
ABD emperyalistleri, İran’la diplomatik görüşmeler yaparken, Siyonistlerin İran saldırısını “bilgimiz yok” yalanıyla geçiştirmeye çalışsalar da, bu direkt taraf olma görüntüsünü uzun süre sürdüremedi. Yalanını ancak 24 saat bile sürdüremedi.
Karşılıklı saldırıların ikinci gününde Trump, “Sonraki saldırılar daha da acımasız olacak, İran geriye hiçbir şey kalmadan önce bir anlaşma yapmalı” diyerek İran’ı tehdit etmektedir.
ABD Başkanı Trump, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından ‘Truth Social’ sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İsrail’in sonraki saldırılarının daha da acımasız olacağını, İran’ın bir an evvel bir anlaşma yapması gerektiğini ifade etti. “İran’a anlaşma yapması için defalarca şans verdim. Onlara en kesin ifadelerle ‘sadece yapmalarını’ söyledim, ancak ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, ne kadar yaklaşırlarsa yaklaşsınlar, bunu başaramadılar. Onlara bunun bildikleri, tahmin ettikleri ya da kendilerine söylenen her şeyden çok daha kötü olacağını, ABD’nin dünyanın her yerinde en iyi ve en ölümcül askeri teçhizatı ürettiğini ve İsrail’in bunlardan çok daha fazlasına sahip olduğunu ve bunları nasıl kullanacaklarını bildiklerini söyledim. Bazı İranlı şahinler cesurca konuştular ama ne olacağını bilmiyorlardı. Şimdi hepsi öldü ve her şey daha da kötüye gidecek! Halihazırda büyük bir ölüm ve yıkım yaşandı, ancak bu katliamın sona ermesi için hala zaman var, bir sonraki planlanan saldırılar daha da acımasız olacak. İran, geriye hiçbir şey kalmadan önce bir anlaşma yapmalı ve bir zamanlar İran İmparatorluğu olarak bilinen şeyi kurtarmalıdır. Daha fazla ölüm olmasın, daha fazla yıkım olmasın, sadece çok geç olmadan yapın. Tanrı hepinizi korusun!”
Dünyanın hayduttu; “ya bana teslim olursunuz ya da size sadece ölüm sunarım” diyor. İşte bunu birileri “demokrasi, özgürlük” gelecek diye okuyor. Siyonistlerin İran’a saldırısını alkışlıyor.
ABD’nin her koşulda desteklediği ve birlikte hareket ettiği Siyonist İsrail’e karşı bölge Arap ülkeleri ve cihatçı faşist Türkiye, her zamanki klasik kınama mesajlarıyla iki yüzlü tutumunu sürdürdüler. Libya, Irak, Suriye şimdi de İran’ın tasfiyesi peşinde olan emperyalist Siyonistler kuşkusuz ki en büyük desteği bu ülkelerde almaktalar. Hizbullah ve Hamas’ı zayıflatan, Filistin halkını soykırımda geçirenler, Suriye’de iktidarı DAİŞ artıklarına teslim edenler sadece ABD, İsrail değil kuşkusuz ki bölgedeki işbirlikçi iktidarlar ve özellikle de cihatçı faşist AKP-MHP aktif rol alandır. “İsrail Türkiye’ye de saldıracak” demagojisiyle işbirlikçiliğini perdeleme peşindeler. Siyonist İsrail’in Filistin soykırımını sürdürürken onunla ticareti kesmek bir yana katbekat artıranın Türkiye olduğunu artık bilmeyen yok. Yaşanalar Büyük Ortadoğu projesinin sonucu ve onun eş başkanı olmakla övünen faşist cihatçı Erdoğan değilmiydi?
Emperyalist, Siyonist ve faşist işbirlikçilerinin uzun yıllardır başlattıkları Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme, Büyük Ortadoğu projelerinin vardığı sonuçtur bugün yaşananlar. Irak’la başlatılan, Libya, Suriye işte son nokta İran’dır.
Sorun İran vb. ülkelerinin karakterleri, halklara yaşattıkları baskı, zulümden öteye, yıllardır Ortadoğu’da halklara yaşatılan acıların daha da artacağı gerçeğidir. Emperyalist haydutlar ve onların işbirlikçilerinin İran’a getirecekleri; “demokrasi, özgürlük” Irak, Libya ve Suriye’dekinde farklı olmayacaktır.
Bu ülkelerde yaşanan katliamlar, halklara yaşatılan büyük acılar hep; “özgürlük demokrasi” adına yapıldı. Onların bu iki yüzlü demagojilerini teşhir etmek ve bölge halklarının ortaklaşan özgürlük ve birlikte barış içinde yaşam iradesinin ortaya çıkması ancak emperyalizme, Siyonizm’e ve faşist işbirlikçi yerel iktidarlara karşı mücadeleyi ortaklaştırmakla mümkündür.
Emperyalist, Siyonist ve işbirlikçi gerici faşist iktidarların dayattığı “ya benden yana ya da gerici İran diktatörlüğü” vb. ikileminde taraf olma dayatması tercih olamaz. Aynı ikilemle Irak, Libya ve Suriye’de yaşattığı acılar ortada.
Tüm bu gelişmeler karşısında üçüncü cepheyi geliştirmek, bu haydutların kendi aralarındaki it dalaşına karşı halkların cephesini örgütleme gerçeğidir. Dün Saddam’ın diktatörlüğü, Kaddafi’nin tek adam yönetimi, Suriye’nin vb. uygulamaları ya da İran’ın şeriatçı baskı rejimlerine takılmaktan öteye büyük tabloyu görmek gerek.
Kendi ülkelerindeki diktatörlüklere ve sistemlerin baskı terörüne karşı mücadeleyi verecek olan o ülke halkları ve diğer halkların dayanışması, mücadelesinin ortaklaştırılmasıdır. Bu gerici, diktatör yönetimlere emperyalist ve Siyonistlerin müdahalelerinin yarattığı sonuçlar ortada. Dün ABD Irak işgaline karşı tutum alınırken; “Saddam’ı mı destekliyorsunuz” sorusu ya da ABD’yi alkışlamanın sonucu ortada. Bugün de İran konusunda aynı hatayı tekrar ettirmek yeni daha büyük acılar demek olduğunu görmek zorundayız.
Gerçek anlamda özgürlüğü sağlayacak olan halkların mücadelesi olacaktır. Bunu sağlayacak olan tüm bölge halklarının emperyalizme, Siyonizm’e ve faşizme karşı mücadeleyi büyütmek ve ortaklaştırmaktan geçmektedir.
Başaracağız