Filistin Eylem Komitesi, kamuoyunda “Trump Planı” olarak bilinen karar tasarısına karşı İstanbul Taksim Tünel’de bir araya geldi.
Eylemde “Sömürgeci ‘Trump Planı’na karşı Gazze Filistinlilerindir” pankartı açılırken, “Direnişin silahı Filistin’in kalkanı”, “İsrail’e derhal askeri, ticari, siyasi ambargo” ve “Gazze Filistin halkınındır” sloganları atıldı. Ayrıca “‘Trump Planı’ emperyalist sömürgeciliğin planıdır”, “Filistin’in kaderini Trump değil Filistin halkı çizecek” ve “Savaş suçluları yargılansın, Filistinli esirlere özgürlük” yazılı dövizler taşındı.
Basın açıklamasında, Gazze’nin iki yıl boyunca ABD yönetiminde sözde bir “Barış Meclisi”ne devredilmesini öngören ve sömürge yönetimi niteliği taşıyan kararın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde kabul edildiği hatırlatıldı. Türkiye’nin bu kararı desteklediğine dikkat çekilerek, iktidarın bir kez daha Filistin halkının değil sömürgeci güçlerin safında yer aldığı vurgulandı.
Açıklamada, Filistin halkı ve direniş örgütlerinin iradesi dışında, emperyalizmin ve siyonizmin çıkarları doğrultusunda alınan bu kararın Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını açıkça yok saydığı belirtildi. Türkiye’nin bu karara verdiği desteğin, soykırım süreci boyunca işgal devletine sağlanan lojistik destekle aynı çizgide olduğu ifade edildi.
10 Ekim’de ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana 400’den fazla Filistinlinin yaşamını yitirdiği, binden fazlasının yaralandığı belirtilen açıklamada, İsrail’in bombardımanların yanı sıra Refah Sınır Kapısı’nı kapalı tutarak ve insani yardımların girişini engelleyerek ateşkesi sistematik biçimde ihlal etmeyi sürdürdüğü ifade edildi. Yakıt, ilaç, barınma malzemeleri ve temel ihtiyaçların Gazze’ye çok sınırlı ölçüde girmesine izin verildiği, on binlerce çadır ve geçici konutun girişinin engellenmesi nedeniyle 2 milyon insanın ağır kış koşulları altında yaşam mücadelesi verdiği vurgulandı.
Açıklamada, arabuluculuk rolüne soyunan Türkiye’nin, ateşkes ihlallerinin durdurulması ve Filistin halkına yönelik soykırım ve tehcir politikalarının sona erdirilmesi için değil; ABD’nin Gazze’yi silahsızlandırma, yönetimini sömürgeci güçlere devretme ve uluslararası bir kontrol mekanizması kurma planlarının kabul edilmesi için baskı yaptığı ifade edildi. Bu baskının işgal devletine değil, Filistin direniş örgütlerine yöneltildiği belirtildi.
İşgal devletinin cezasızlık zemininde saldırılarını yalnızca Gazze ile sınırlı tutmadığı; Batı Şeria’da işgali ve yerleşimci saldırılarını genişlettiği, Lübnan ve Suriye’ye yönelik saldırılarını sürdürdüğü vurgulandı. Aynı zamanda Filistinli esirlerin ağır koşullarda tutulduğu, onlarcasının işkence, kötü muamele, sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılma ve cinsel şiddet sonucu yaşamını yitirdiği ifade edildi. Bu suçların yalnızca Filistinli esirlere değil, Gazze ablukasını kırmak amacıyla insani yardım taşıyan Sumud Filosu aktivistlerine karşı da işlendiği hatırlatıldı.
Açıklamada, İsrail’in 2006’dan bu yana Gazze’ye uyguladığı abluka ve 2008’de başlayan Dökme Kurşun saldırısından bu yana düzenlediği, binlerce Filistinlinin yaşamını yitirdiği askeri operasyonlar hatırlatılarak, işgal devleti yargılanmadığı ve tecrit ile tam ambargoyu da içeren yaptırımlarla karşılaşmadığı sürece suçlarını sürdürmeye devam edeceği vurgulandı.
Filistin Eylem Komitesi, Türkiye hükümetini Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkı doğrultusunda hareket etmeye, soykırımın hamisi olan ABD planlarına ortak olmaktan vazgeçmeye çağırdı. Açıklama, Türkiye’de ve dünyada Filistin halkıyla dayanışma içinde olan tüm kesimlere mücadeleyi büyütme çağrısıyla sona erdi.
Eylem, “Gazze Filistinlilerindir” sloganıyla tamamlandı.






