Sosyal reformist, uzlaşmacı partiler mücadelenin dinamikleri ve kendilerinin ideolojik güçlerine inanmayanlar kitleleri aldatarak burjuva muhalefet ve sistemin açacağı alanlarda var olma çabasındalar…
Mayıs 2023 seçimlerinden gerekli dersin çıkarılmadığı çok açık ortada. Faşist, gerici sistem partileriyle kol kola girilerek girilen bu seçimde halklarimiza bolca sahte vatler, pembe tablolar sunuldu. ‘’Faşizmi gerileteceğiz, faşizmi durdurduk yollayacağız, memlekete seçimle bahar gelecek… vb” bolca vaatler sunuldu. Sonuç herkesçe biliniyor. Burada uzunca bunu tekrar tekrar üzerinde durmayacağız.
Mayıs 2023 seçim sürecinde oluşturulan, Emek ve Özgürlük İttifakı ve bugünde hale sıkça vurgulanan üçüncü yolun halkların faşizm karşısında kendi rotasını çizmesiydi. Her açıklamada vurgulanan; “bizim ittifakımız seçimlere yönelik değil” vb ifadelerinin sadece bir propagandadan ibret olduğunu o günde her fırsatta vurguladık. Umudunu meclise burjuva siyaset alanlarına hapsedenlerin bir üçüncü yol yaratması mümkün değildir.
Nitekim mücadele üzerine şekillenmemiş, mücadeleyi hedeflemeyen birlikteliklerin nasıl geçmişte bir geleceği olmadıysa bugünde bundan sonrada yoktur. Ki daha seçim sürecinde birlikteliğin içinde gerilmeler başlamış özelikle TİP-EMEP nezlinde pazarlıklar birlik ruhunda daha çok grupsal çıkarları öne çıkarmış birlikteliğin amacını deşifre etmiştir. Keza ayni ittifak içinde yer alanlar utangaca da olsa “Kılıçdaroğluna oy yok” açıklamalarıyla yetinerek bu süreçte kendilerini muaf tutacaklarını sandılar.
Çok uzatmadan Emek ve Özgürlük İttifakı seçime yönelik bir ittifak değil diyenler ardında gelen yerel seçimlerle iyice parçalanmış kendi grupsal çıkarlarını her şeyin önüne koymuştur. Öyle ki birbirini ekarte ederek ayrı ittifaklarda tutunda ayni bölgelerde birbirine karşı adaylar çıkarmışlardır.
Bu bileşende kendisini popülizmin cazibesine kaptıran TİP’in düştüğü durum malum ortada. SMF ise geldiği geleneğin tüm değerlerini bir yana yiterek Dersim’den çıkarak, Dersim soykırımını savunan sosyal şoven TKP ile kendisini Kadıköy’e atmıştır.
Dersim, Hatay, Hatay Samandağ da yaşanan birbirine çelme takmaların ardinda şimdilik son noktayı DEM Parti içinde ittifak olan SYKP bekleyip seçime dört gün kala bileşeni olduğu partiye sırtını döndü. Utangaçça ‘AKP-MHP faşizmi geriletme’ adına isim vermeden CHP’ye oy çağrısı yapti. SYKP de DEM Parti Eş başkanı olan Hatimoğulları İstanbul’da kendi adayına oy çağrısı yapamayıp isim vermeden CHP’ye oy çağrısı yapti.
İşte başlıkta da ifade ettiğimiz gibi tamda sosyal reformist, uzlaşmacı partilerin sefaletinin tablosunu bizlere sunmaktadır.
Faşizmi salt AKP-MHP’den ibret gören sistem gerçekliğinin üzerinde atlayanlar halkların umudu olmazlar. Mücadelenin dinamiklerine, halkların gücüne değil burjuva siyaset ve onun çizdiği sınırlar içinde kurtuluş arayanlar ancak bu sistemin dolaylı destekçisi, ona güç verenleri olurlar.
Faşist sistem ve onun bugünkü iktidarı olan AKP-MHP şeflik rejimi tüm yönelimini haklarımıza refah değil tam tersi seçim sonrası, daha çok yokluk yoksulluğu artıracağı, baskı şiddet ve savaşla iktidarını sürdüreceğidir. Gerek uluslararası yürüttükleri görüşmeler gerekse kendi hazırlıkları çok net bizlerin önüne bu tabloyu koymaktadır.
8 Mart ardinda Newroz halkların yönelimini çok net ortaya koydu. Alanları mücadele coşkusuyla dolduranların bu yönelimini burjuva siyaset alanlarına hapsetmek, buralarda dar küçük grupsal çıkarlar için sönümlendırmek devrimin ve özgürlüğün çıkarına olmadığı kesin.
Faşist sistemin halklarimiza dayattığı açlık, yokluk, yoksulluk ve başta Kürt halkina daha büyük bir savaş hazırlığı yaptığı günümüz koşularında umudu sandıklara ya da faşist şef Erdoğan’la yeni bir barış süreci gibi boş umutlarda değil. Gerçek birliktelikler ve kurtuluş halklarımızın özgür, eşit gelecegi olan sisteme karşı mücadelededir. Onların bu yönelimlerini engelleyecek ve bozacak, faşizmi yenecek olan tek gerçeklik mücadelenin kendisidir.