Newroz Pîroz Be!
Halklarımız Newroz ruhuyla yeni Newroz’lar yaratma cüretini, emperyalist haydutların böl parçala politikaları, Ortadoğu’yu kana bulamaları karşisinda özgürlük ateşini harmanlamaya devam edecektir.
Newroz ülkemiz ve Ortadoğu halkları, ezilen sömürülen, yok sayılan başta Kürt halkı olmak üzere işçi ve emekçiler, kadınlar, gençliğin zalime karşı başkaldırı günü. Bir dönemin kapanıp yeni bir dönemin açılmasıdır
Bunun içindir ki Newroz, en karanlık anında züllümün kol gezdiği, yaprağın kımıldamadığı koşularda ihaneti, teslimiyete karşı dört kibrit çöpüyle yakılan Newroz ateşının zindanların karanlığını aşarak dağlara, ovalara, köylere, şehirlerde umudun meşalesi olup aydınlatmıştır.
İşte bugün yeni bir Newroz’u karşıladığımız günlerde başta Ortadoğu olmak üzere emperyalist haydutlar ve onların yerel işbirlikçi Siyonist ve şeriatçı faşist katiler eliyle Filistin’de, Suriye’de, Kürdistan’da katliam ve soykırımları devam ediyor. Siyonist İsrail Filistin’de çocukları katlederken, şeriatçı faşist Türkiye başta Rojava olmak üzere Kürdistan’da bunu yapiyor. Adeta paraşütle getirilip Şama oturtulan DAİŞ artığı katiler sürüsü HTŞ ve Türkiye’ye bağlı çeteler bu çete yapısı içinde yer alan Ülkücü çeteler başta Lazkiye olmak üzere Alevi halkını, Alevi çocuklarını katlediyor.
Ülkedeyse cihatçı faşist AKP-MHP iktidarı çıkmaza giren, bunalımda çıkamayan sistemini ve iktidarlarını korumak için baskıyı her geçen gün artırmakta. Soykırım operasyonlarını her geçen gün yoğunlaştırmaktadır. Kendi yasa ve anayasasını hiçe sayarak yargı, yürütmeyi, her şeyi tek şefin eline teslim edenler yıllardır darbe hukukuyla yönettikleri ülkede İstanbul Belediye başkanın ve ilçe Belediye başkanlarına yönelik operasyonla siyasal darbeyi açıkça ilan etmıştır.
Cihatçı faşist iktidarın tüm çabası toplum sal muhalefeti sindirmek, teslim almaktır. Açlık sınırının altında yaşayan emekliler, her gün katledilen yaşam güvencesi yok edilen kadınların ve emeğiyle çalışanların askeri ücrete mahkûm edilerek açlıkla yüz yüze bırakılanların öfkesi her geçen gün büyümektedir. Hiçbir gelecek ve yaşam umudu kalmayan kitlelerin biriken öfkesini sindirmek için başta sosyalist, devrimciler olmak üzere aydınları, gazetecileri keyfi, uydurma gerekçelerle zindanlara doldurmaktadır. Korkulu rüyası olan Gezi başkaldırısını bahane ederek ‘suç’ yaratıyor.
Tüm bu yaşananlar karşısında halklarımızın biriken öfkesini ve faşist şeriatçı sisteme karşı Newroz ruhuyla mücadeleyi büyütmeliyiz.
Demokrasi, adalet, barış nutuklarının sadece faşist sistemlerinin ömrünü uzatmaktan başka bir şey değildir. Onların demokrasi ve barışta anladığı soyguncu-talancı, kan emici düzenlerini engelsiz sürdürmektir. Gerçek adaletin, demokrasinin ve onurlu bir barışın ancak halkların mücadelesi ve halkların iktidarıyla mümkün olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Demokrasi, adalet hangi sınıf iktidarsa onun içindir. Bundandır ki kan emiciler, hırsızlar, şeriatçı katillerin bu istemleri de kendileri içindir.
Halkların ve inançların özgür-eşit bir arada yaşadığı gerçek halk demokrasisi ve adaleti işte sağlayacak olan halkların mücadelesi onun iktidarıdır.
Tüm bu yaşananlar karşısında ezilenler, yok sayılan, inkâr edilenlerin bağımsızlık, özgürlük ve insanca bir yaşam özlemi içinde olanlar olarak kendi mücadele hattımızı hızla örmek, büyütmek zorundayız.
Newroz, ezilen dünya halklarının emperyalist-kapitalist düzene karşı mücadelesinin ateşi haline getirilelim. Demirci Kawa’nın bizlere bıraktığı mücadele geleneği olan isyan ve başkaldırı meşalesi Newroz’u Bağımsızlık-Demokrasi-Sosyalizm mücadelesinde yolumuzu aydınlatan meşale yapalım.
Demirci Kawa’nın bizlere devrettiği isyan ateşi Newroz haklarımızın kurtuluş mücadelesinde meşalemizdir.
Newroz ateşini yeniden dağlardan ovalara, kentlerin göklerine yükseltelim!
Newroz’un isyan ateşini körükle!
Biji Newroz!
Newroz Pîroz Be!