Faşizmin şiddet, baskı demagoji onun temel özeliğidir. O şiddet kullanmakta övünür, rakiplerini linç etme onun karakteridir. Ülkemizde ki faşist iktidar karakteri gereği yalan demagoji ve şiddeti ön pilonda tutmakta.
Yalan, demagojiyle sahte gündemler yaratarak ülkeyi, geleceğimizi talan etmekte, yok etme peşindeler.
Onlar her şeye düşmandır. Tek doğru, tek gerçek onların şürekâsının ve emperyalist efendilerinin çıkarlarıdır. Yasa ana yasa her şey onun çıkarı ne, nasil gerekiyorsa odur. Var olan yasa, anayasa onları ilgilendirmemektedir. O yasalar sadece bizlere karşı kullanmak içindir.
Kısacası faşizm ölüm demektir. O her şeye düşman, insana düşmanlar, doğaya düşmanlar, hayvanlara düşmanlar.
İnsanlarımızı her fırsatta katlediyor, zindanlara tıkıyor, açlığa yokluğa mahkûm ediyor. Yıllarca çalışmış bu ülkeye değer katmış emekliye düşmanlar, onları sırtında yük olarak görmekte. Emekçiyi ölmeyecek kadar bir ücrete mahkûm etmekte, kadına gençliğe düşmanlar. Her türlü canlıya düşmanlar. “Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un adı altında hayvan katliamını başlattılar.
Tasarruf ve vergi adi altında soframızda ki bir dilim kuru ekmeğe göz dikerken kendileri saltanat içinde yaşamaktalar. Tasarruf işçiye, emekçiye, emekliye, kendisine yandaşa daha çok rant daha çok kazanç demektir.
Halka tasarruf dayatan faşist şefin kendisinin günlük korunma maliyeti 379 kişinin asgari ücretine karşılık gelen 6 milyon 446 bin TL.
Faşist şefin sarayının günlük harcaması ise; Geçtiğimiz yıl Nisan ayında 198 milyon 560 bin lira harcayan Saray’ın bu yılın aynı ayında 1 milyar 603 milyon 986 bin lira. Saray’ın günlük harcaması 53 milyon 466 bin, saatlik harcaması 2 milyon 227 bin, dakikalık harcaması 37 bin 129 liradır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan merkez hizmet binasındaki tuvaletlerin bakım onarımı işi için 6 milyon lira tutarında ihale yapmakta, yandaşa rant sunmakta.
Bize tasarruf diyenler bu harcamaları soframızda, ekmeğimizde, geleceğimizde çalarak yapanların tasarruf söylemlerinin iki yüzlüğü, yalanlarıyla daha çok çalma peşindeler.
Ülkenin doğasını yandaşa ve uluslararası emperyalist tekelere peşkeş çektikleri yetmedi. Şimdide yok etikleri tarımdan sonra tarım alanlarına göz diktiler. Tarım alanlarına el koyup yandaşa peşkeş çekme peşindeler.
Bunu yaparken de doğası için, geleceği için direnen, sahip çıkanlara karşı her türlü baskıyı şiddeti uygulamakta. Son olarak Artvin’in Hopa ilçesi Cankurtaran bölgesinde mesire alanı yapılmak için kesilecek olan ağaçları korumak isteyen halka saldıran şirket korumaları Reşit Kibar’ı katlettiler. Faşist iktidarın yandaş ve sermeye yanlısı ve halk düşmanı politikaları ile ülkeyi yaşanmaz hale getirdiler.
Maden ocaklarına, kurulan HES’lere, JES’lere, RES’lere rıza göstermeyen, altın arama faaliyetlerine karşı yaşam haklarını savunanlara karşı polisin, jandarmanın şiddeti, gözaltı ve tutuklamalarla karşılaşmakta. Doğası için yıllardır direnen halka verilen bu gözdağı, bizzat sermaye gruplarına verdiği desteklerle kendilerine rant sağlayan AKP iktidarının eliyle sağlanmaktadır.
Bu yaşananlar bir kez daha ortaya koyduğu tek gerçek; yaşanılanlar iktidar politikalarıyla hayata geçirildiği, kar hırsının insan hayatında daha değerli olduğu gerçekliğidir. Faşist sistemin bu uygulamaları karşısında önümüzde iki seçenek kalıyor; Ya teslim olacağız, adım adım ölüme gideceğiz ya da direnerek yaşamımıza sahip çıkacağız. Kibar’a sıkılan kurşun hepimize sıkılmış. Faşist sistemde hesap sorma kararlığı ile yaşamımız sahip çıkmalıyız.
Bu faşist sistemin her şeye düşmanlığı, aç gözlüğü, doymazlığıyla bizleri daha çok açlığa yoksulluğa geleceksizliğe sürüklemektedir.
Bunun içindir ki onun yaratığı sunu gündemlere takılan değil, onun belirlediği sınırlar içinde değil, kendi gündemimizle, kendi geleceğimiz, ülkemizin geleceği için daha çok mücadele, örgütlenme içinde olmak zorundayız. Her şeye düşman bu faşist sistemi yenmeden yaşam şansımızın olmadığını iyi bilince çıkarmak zorundayız.