Faşist darbenin 44’ncü yılı: 12 Eylül AKP – MHP ile Sürüyor

Halklarımıza, geleceğimize, açılan savaş ve faşizmin kurumlaştırılması olan ve tarihe “kara bir leke” olarak yer alan 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 44 yıl geçti.

12 Eylül askeri faşist cuntası halka karşı açılan bir savaştı. Öyle bir savaştı ki Türkiye halklarına her yönüyle büyük acılar yaşattı, bugün hele yaşatıyor.

Tarih 12 Eylül 1980 gösterdiğinde ABD emperyalizmin uşağı beş faşist general Türkiye haklarına teslim olun çağrısı yapıyordu.  İşçilere, memurlara, yoksul köylülere, gençliğe özcesi kadının erkeğe herkese “artik her şey biziz, yasada, yürütmede, geleceğiniz ve yaşamınız bizim iki dudağımızın arasında çıkacak sözdür’’ diyorlardı. İşte bunun için teslim olun dediler. Bunun niye ve kim için yaptılar? Başta emperyalizmin çıkarları için, bir avuç para babası için. IMF programı olan 24 Ocak kararlarını uygulaya bilmek için.

Bu programı uygulaya bilmesin biricik yolu yükselen toplumsal muhalefeti, bağımsızlık demokrasi- sosyalizm mücadelesini boğmadan başarmaları mümkün değildi. Bunu çok iyi bildikleri içindir ki 12 Eylül 1980 sabahı tankları ile panzerleriyle, on binlerce asker polisi ile ülkeyi işgal altına aldılar.

Ülkeyi adeta bir mezbaha çevirdiler, resmi işkence merkezleri yetmedi, okular, spor salonlarını işkence hanelere, tüm ülkeyi açık hapishaneye çevirdiler. On binlerce kişi tutsak alındı, işkence tezgâhlarında geçirildi, zindanlarda, sokaklarda, dağ başlarında katlettiler. Tüm dertleri emperyalizm ve bir avuç sermayedarın çıkarlarını korumak, ülkeyi onlar için dikensiz gül bahçesine çevirmekti.

Kuşkusuz ki 12 Eylül 1980 faşist darbesi Türkiye sınıf mücadeleleri tarihinde de en önemli kırılma noktalarından biri oldu aynı zamanda. Emperyalist haydutlar ve onların işbirlikçileri için dikensiz gül bahçesi olurken, devrimci mücadele ve işçi sınıfı açısından olumsuz bir kırılma noktası oldu. İşkence tezgahlarında, zindanlarda teslim olmayan, boyun eğmeyen can bedeli direnişe rağmen bu kırılma yaşandı. Arada kısa süreli 12 Mart kesintisi olsa da 1960’lardan itibaren Türkiye tarihinde görülmemiş bir yükseliş ve canlanma yaşayan işçi hareketi ve devrimci hareket, oligarşiyi ve efendisi emperyalistleri korkutmaya başlamıştı. Bu gelişmeyi engelleyemese sonun geleceğini iyi bildiklerinde Türkiye oligarşisi ve ABD emperyalizmini önce faşist saldırı ve provokasyonlar, katliamlar süreci işletti. Bununla başarılı olamayınca da bu faşist askeri darbeyi düzenlediler. Bu süreç ise Türkiye işçi sınıfı ve devrimci hareket açısında çok yıkıcı bir darbe oldu.

Türk- İslam senteziyle ülkede siyasal İslami geliştirdiler, açık faşizmi kurumlaştırdılar. Bugün faşist AKP-MHP iktidarı 12 Eylül faşist darbesinin ruhuyla ülkeyi yönetiyor. Onun yasaları ana yasasıyla ülkeyi yönetiyor. Faşist cuntanın yaptıklarını bugün bu faşist güruh sürdürüyor.

Eğer devrimci hareket ve işçi sınıfı 12 Eylül’ün hesabını sorabilseydik hiç kuşkusuz bugünlerin yeni faşist şeflerin yollarını bu kadar kolay döşeyemeyeceklerdi. 12 Eylül’ün 44 yıldönümü nedeniyle bu süreci bir bütün olarak yeniden değerlendirmek ve özeleştirel bir yaklaşımla bilince çıkarmak zorundayız. 

Önceki İçerikDiyarbakır’da Kuran kursunda çocuk istismarı: Eğitmen tutuklandı
Sonraki İçerikTekirdağ’da iki yaşındaki bir bebek istismara maruz bırakıldı: 5 kişi tutuklandı, bebek yaşam mücadelesi devam ediyor