Haydutlar kan dökmeye doymuyor

Emperyalist haydutların ağızlarında düşürmediği; ‘barış, insan hakları’ vb onların haydutluklarını perdelemekten başka şey değil.  Çünkü onların dünyasında bu kavramların tek anlamı vardır, hakimiyet ve daha çok kar hırsı. Onların dünyasında geçerli olan kimin gücü kime yeterse. Tabi ki yaptığı yapanın yanına kâr kalınmasıdır, çünkü uluslararası kurumlar, yasaların hepsi onların hizmetinde, ‘hesap sorma mevkisinde’ onlar vardır.

Her dönem Ortadoğu’da emperyalist haydutlar ve gerici bölge devletlerinin siyasi ekonomik kriz içine girdiklerinde ilk kana buladıkları bölge olmaktadır.  Emperyalist haydutlar hegemonya alanlarını ve iktidarlarını güçlendirmek, var olan çelişkileri kendi lehlerine kullanmak için her türlü yola başvurmaktadırlar. Bölgede ki temel emperyalist güç̧ olan ABD ile İran, Çin ve Rusya bu çelişkilerin merkezindedir.

Kuruluşundan beri başta ABD emperyalist haydutların ileri karakolu olan Siyonist İsrail devletinin terörist yüzünü dünya halkları çok iyi bilmektedir. Siyonizm, işgal altındaki topraklarında bağımsız Filistin için mücadele eden halka her zaman vahşice saldırmıştır.  İşte bu saldırıların hepsinde de ‘İsrail devletinin kendisini savunma’ ifadeleri, ya da göstermelik kınama, ateşkes çağrıları, barış vb öteye geçmediği gibi Siyonizm’e her türlü desteği sunmakta da geri durmamışlardır. Tip ki ABD, Avrupa ülkeleri, gerici Arap devletleri ve Filistin halkının yanin da olduğu yalanını ağzında düşürmeyen faşist Türk devleti gibi. Filistin için timsah göz yaşları dökerken, yükselen tepkiler üzerine ‘ticareti kestik’ yalan gibi.

Bugün dünya kamuoyunun gözleri önünde Filistin halkı büyük bir soykırımda geçiriliyor. Filistin’de yetmedi sıra Lübnan halkına geldi. Günlerdir Lübnan bombalanmakta, terör devletinin başındaki Siyonist Lübnan halkına yönelik soykırım çağrıları yapmaktadır. Lübnan’a yönelik katliam karşısında da yine dünya devletlerinin ve emperyalist haydutların tutumu ayni. Kınamak, ateşkes vb bolca barış nutukları ve dökülen timsah göz yaşları.

Siyonist İsrail aylardır dünyanın gözü önünde Filistin halkını soykırımda geçirmesi ve ardından Lübnan yönelmesi ABD emperyalizminin bölgede yenide kendi hakimiyetini güçlendirme politikasında bağımsız değildir.

Geçmişte Siyonist İsrail’in Filistin halkına karşı işlediği insanlık dişi katliam karşısında, İsrail’e yönelik her eleştirinin, eylemin anti-semitizmle suçlanarak susturulmaya çalışılması artık bir etki yapmıyor. Bu özünde Siyonist İsrail’in kaybetmeye başladığının da bir göstergesidir. Dünya çapında ve İsrail’de başta Yahudi halkı olmak üzere halklar bu demagojilerle susturulamıyor ve Siyonizm’i lanetliyor. Devletlerse sahte barış, ateşkes çağrılarıyla Siyonizm’e karşı Filistin halkına destek eylemlerini engellemek için elinde geleni yapmaktadır.

Bugüne kadar başını Amerikan emperyalizmin çektiği Avrupa ve onların bir terör örgütü olan NATO komutasında dünyayı, ‘barış, demokrasi, özgürlük’ adına çokça kana boğdular, boğmaya da devam ediyorlar.

Terör devleti olduğu gerçekliği tüm çıplaklığıyla ortada olan Siyonist İsrail devleti Gazze’de taş üstünde taş bırakmayla yetinmeyip, kadın çocuk demeden binlerce Filistinliyi soykırımla yok eti, ediyor.  Efendilerinin de onayıyla, onların çıkarları doğrultusunda savaşı yayma politikası izliyor. Filistin halkını soykırımda geçirirken diğer yanda da Lübnan’a saldırı başlattı. Zaten her fırsata İran ve Suriye’yi birer gerekçe yaratıp sık sık bombalıyor, füze ve dronlarla vuruyor.

Emperyalist- kapitalist ve onların uzantısı olan işbirlikçi faşist ve gerici devletleri şiddet ve terör devletleridir. Sınıflı devletlerin hepsi terör üzerine kuruludur. Onların zaman zaman, demokratik görünmesi, sözde ‘İnsan haklarına, barışa’ saygılı onun savunucusu vb olmaları kitleleri aldatmaktan başka şey değildir. Hepsi Siyonist İsrail gibi birer terör devleti ve uygulayıcısı haydutlardırlar.

Bugün Filistin’de dünyanın gözü önünde soykırım düzenleyenler, bunu Lübnan’a yaymaya çalışıyorlar. Terörist Siyonistler ve onun efendileri unutmamalı ki, dün Hitler faşizmini yerle bir eden, Vietnam’da tasını tarağını toplayıp sepetleyen halkın özgürlük, bağımsızlık tutkusu ve mücadelesiydi.

Unutmayalım ki hakların başı dik, onurla bir yaşam için, özgürlük ve insanca yaşama arzusu hiç yok olmaz. İşte bize düşen bunu tereddütsüz haykırabilme ve insanlarda coşku, moral ve bilinci canlandırmaktır.  Bu kesintisiz mücadelenin kazanımları, hakların boyun eğmemesi, mücadelede ısrar ve inatla başarıla bilinir.

Bulunduğumuz her alanda bu haydut saldırganlığı teşhir etmek ve dayanışmayı büyütmek görevimiz olmalıdır. Buda yetmez gerçek anlamda bu haydutları yok etmek ve özgürlüğü elde etmenin biricik yolu olan devrimi örgütlemektir.

Önceki İçerikLübnan Komünist Partisinden mektup: Dayanışmanıza güveniyoruz
Sonraki İçerikSiyonist İsrail’in Lübnan’a saldırıları üçüncü gününde: Çok sayıda ölü var