74 çevre örgütü ve komisyonunun çağrısıyla Kazdağları’nın madene açılması dolayısıyla talanına karşı basın açıklaması düzenlendi. “Kazdağları’nın altı üstünden değerlidir” pankartının açıldığı açıklamada “Cengizleri durduracağız, hesap soracağız” ve “Yaşam altından değerlidir” dövizleri taşındı. Kadıköy İskele Meydanı’nda gerçekleşen basın açıklamasını Yeşil Sol Parti Bakırköy İlçe Eş Sözcüsü Oya Uçar okudu
Cengiz Holding’in, Çanakkale Bayramiç ilçesi Hacıbekirler köyü yakınlarında, Halilağa Altın Bakır Madeni projesi kapsamında devlet ormanında ağaç kesimine ve yol açmaya başladığını vurgulayan Uçar; “İktidarın sadık ortaklarından Mehmet Cengiz’in sahip olduğu Truva Bakır A.Ş.’nin Kanadalı Liberty Gold firmasından satın aldığı ruhsat alanı 5.995,74 ha. yani yaklaşık 60 bin dönüm. Şirket, şimdilik bu alanın onda birinde faaliyet göstereceğini beyan ederek, 580,21 hektar yani yaklaşık 5 bin 880 dönüm için Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) izni aldı. Daha sonra kapasite artışları ile ÇED alanını da peyderpey büyüteceği aşikar” dedi.
“ŞİRKET ALTINI NİYE, KİMDEN SAKLIYOR?”
“ÇED Raporuna göre “bakır” olarak gösterilen projenin uluslararası fizibilite raporlarında ve işletme projesinde “altın” olduğunu biliyoruz. Şirket altını niye, kimden saklıyor?” diyen Uçar açıklamada şu ifadelere yer verdi; “Proje kapsamında; açık ocak, atık barajı, kırma eleme tesisi, pasa alanı, bitkisel toprak alanı, cevher stok şantiye alanı yer alıyor. Siyanür ve onlarca kimyasalın kullanılacağı zenginleştirme tesisi de var. Devasa büyüklükteki atık barajı, Hacıbekirler köyüne yalnızca 750 metre mesafede. Yaşam alanları ile iç içe.”
“ÇOK BÜYÜK BİR ORMAN EKOSİSTEMİ TEHDİT ALTINDA”
ÇED alanının neredeyse tamamının, 513,80 ha alan devlet ormanı statüsünde olduğunun altını çizen Uçar “Altın Bakır Madeni için önce, en az 100 dönümlük alanda bir şantiye alanı inşa edildi. Sonra ağaçlar kırmızı, mavi boyalarla işaretledi ve ardından da orman katliamına başladı. Şimdi de içinde binlerce canlıyı, tohumu barındıran bitkisel toprak sıyrılmaya başlanıldı. Yüzbinlerce ağaç ve içindeki tüm canlıları ile birlikte çok büyük bir orman ekosistemi tehdit altında” dedi.
“1 MİLYONA YAKIN AĞAÇ KATLEDİLECEK”
Uçar Cengiz Holding’in yıkımının durdurulmaması halinde yaşanacak çevre felaketlerini şöyle sıraladı
1 Milyona yakın ağaç katledilecek.
Proje bitişiğindeki Halilağa, Hacıbekirler, Muratlar köyleri yok olacak, onlarca köy olumsuz etkilenecek.
3 köyümüz verimli tarım alanı ile birlikte haritadan silinecek.
Projenin proses suyu ihtiyacı, DSİ ile şirket arasında yapılan protokol kapsamında, ÇED süreçlerinden kaçırılarak, ÇED kapsam dışı kararlar verilerek planlanan iki adet gölet ile sağlanacak. Ayrıca, yüzey sularının yetmeyeceği hesaplanarak, Çan İlçesi’nin can damarı Kocabaş Çayı (Granikos)’ndan derivasyon kanalı ile tesise su alınacak. Bölgenin zaten çok kıt olan ve yöre halkına yetmeyen tüm su varlıkları maden projesine tahsis edilecek. Bölgede kuraklık artacak.
Madenin yaratacağı kirlilik Bayramiç ve Ezine tarım alanlarını, yaşam alanlarını yüzyıllarca tehdit edecek.
Köylülerin tarlaları kamulaştırma kararları kapsamında açılan davalarla gasbedilecek.
“ŞİRKETE İŞLETME İZNİ VERİLMESİ USULSÜZDÜR”
Şirkete verilen “işletme izni” haritası ile dava konusu revize ÇED Raporu’ndaki haritalar karşılaştırıldığında işletme izni sınırlarının ÇED İzni sınırlarından daha büyük olduğunu ve ÇED alanı dışındaki alanların da dahil edildiğini, Bayramiç İlçesi, Hacıbekirler ve Muratlar Köyleri 106/1 ve 229/6 nolu parsellerde yer alan 1. derece sit alanının İşletme izni haritası içinde yer aldığının görüldüğünü vurgulayan Uçar konuşmasında ; “Şirketin bu durumda yeniden ÇED Raporu hazırlayıp ÇED izni alması gerekirdi. ÇED raporuna aykırı bir işletme izni verilemez. Bu durumda şirketin elindeki işletme izni usulsüz bir şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca, tarlaları için kamu yararı ve kamulaştırma kararı verilen ancak pazarlığa gitmeyi reddeden tarla sahipleri aleyhine açılan kamulaştırma davaları sonuçlanmadan, mülkiyet izinleri tamamlanmadan, işletme izni verilmesi de usulsüzdür.” ifadelerine yer verdi
Danıştay ve çeşitli bakanlıklara seslenen Uçar şunları söyledi
DANIŞTAY’A SESLENİYORUZ:
“Hatalı ve bir sürü usulsüzlüklerle dolu ÇED raporuna verilen ÇED Olumlu kararının yürütmesini acilen durdurun ve kararı iptal edin.
TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI’NA SESLENİYORUZ:
Göreviniz ormanları korumak, kollamak, yeni ormanlar inşa etmek iken, 520 hektar devlet ormanın yok edilmesine nasıl izin verdiniz? Orman ekosistemlerinin ülkenin en önemli can damarlarından olduğunu nasıl görmezden geliyorsunuz?
Şirkete verdiğiniz orman tahsis izinlerini acilen iptal edin ve bu katliama son verin.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI’NA SESLENİYORUZ:
Künk Tepe’deki 1.derece sit alanının maden alanı içinde bırakılmasına nasıl göz yumuyorsunuz?
Arkeolojik varlıklarımızın göz göre göre yok edilmesine nasıl izin veriyorsunuz? Cengiz Holdin’in kazancı binlerce yıllık değerlerimizden daha mı önemli? Ruhsat alanı içi ve yakınlarında yer alan önemli kültürel ve arkeolojik varlıklarımızın zarar görmeyeceğine dair verdiğiniz görüşten vazgeçin ve görevinizi yaparak bu değerlerimizi koruyun.
MADEN VE PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NE SESLENİYORUZ:
Maden işletme projesi, revize proje ve ÇED raporunda yer alan birbirinden farklı ve çelişkili ve usulsüzlüklerle dolu projeye nasıl işletme izini verdiniz? Revize işletme projesi ile ÇED raporunu karşılaştıracak uzmanınız yok mu? Yoksa bilerek mi göz yumuyorsunuz?
Verdiğiniz işletme ruhsatı ve işletme izinlerini acilen iptal edin!
ÇANAKKALE VALİLİĞİ’NE SESLENİYORUZ:
Mülkiyet izinleri tamamlanmadan, haklarını korumakla yükümlü olduğunuz köylülerin tarlalarını gasp ederek tarım alanlarına çöken, ormanları yok eden, yöre halkı susuzluktan kıvranırken halkın su kaynaklarına el koyan şirkete nasıl Gayri Sıhhi Müessese İzni ve İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı verdiniz? Hiç vicdanınız sızlamadı mı? Sizin göreviniz köylüyü, vatandaşı korumak değil mi? Verdiğiniz izin ve ruhsatları acilen iptal edin!.”
“PROJENİN DURDURULMASI İÇİN MÜCADELEMİZ SÜRECEK”
Ağaç kesimlerinin durdurulması, iş makinalarının alandan çekilmesi ve projenin iptali için mücadelenin sürdürüleceğini vurgulayan Uçar; “İşletme izninin, orman tahsis izinlerinin, Gayri Sıhhi Müessese İzni ve 1. Sınıf İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının, kamulaştırma kararlarının iptali için yeni hukuki süreçleri başlatacağız.
Bu usulsüzlüklere göz yuman ve izin veren tüm kişi ve kurumlar için suç duyurusunda bulunacağız.
Yerli ve çokuluslu maden şirketlerine tüm yeraltı kaynaklarını peşkeş çeken ve Kazdağları’nın yüzde 79’unu, ülkemizin yüzde 60’ını maden alanı haline getiren, rantı ve karı şirketlere, zararı ve riski halka yükleyen gerici ve işbirlikçi AKP iktidarının uyguladığı madencilik politikalarına karşı ülkemizin her karış toprağını, havasını, suyunu, ormanlarını korumaya devam edeceğiz.
Geri dönüşü mümkün olmayan ekolojik tahribatlara ve ekokırıma yol açacak Halilağa Altın Bakır Madeni Projesi’nin ve tüm diğer projelerin iptal edilmesi için sonuna karar mücadele edeceğiz” dedi.