Haydutlar Suriye’de yeni katlımalar peşinde

Suriye’de başlayan yeni sürecin Siyonist İsrail’in saldırıları ve bu saldırılar sonucu Ortadoğu’da dengelerin alt üst olacağı gerçekliğiydi. Süreç çok hızlı ve karmaşık görünse de aslında diğer yanda her şey çok açık ortada. Tatbiki ABD ve batılı haydutların en büyük amaçlarının başında Siyonist İsrail’in güvenliği gelmektedir. Bu konuda başta belirtmekte yarar var ki ülkemizi yöneten şeriatçı faşist AKP-MHP iktidarı bunun bekçiliğini, tetikçiliğini yapmaktadır. Aynı zamanda bu ortamda faydalanarak Kürt halkının statü kazanmasını engellemek, onu yeni katliamlarda geçirme peşindeler.

Faşist şeriatçı Türk devleti HTŞ’yi Şama yönlendirirken kendisinin oluşturduğu, donattığı Suriye Milli Ordusu (SMO) Kürtlere saldırtmaktadır. Bu sürecin hazırlanmasında faşist Bahçeli’nin mecliste ‘’el sıkması’’ “umut hakkı”, “Öcalan Meclis’te konuşsun” çıkışı bu hazırlıklar için olduğu açık ortada. Kürtleri devre dişi bırakmak, bunun başarılmadığı noktada zayıflatmak ve daha büyük bir katliam için zemin hazırlamak Rojava devrimini yok etmek olduğu gerçeğidir.

Dünya emperyalist haydutları ve işbirlikçileri Suriye’de yaşananlar konusunda yoğun bir kara propaganda, karartma peşindeler. Dünün katileri, kadın düşmanları dünyaya ‘muhalif, kahraman’ olarak sunmaktalar. Bu yalanlarını tüm dünyayı inandırmak içinde hep birlikte çaba sarfederken diğer yanda Suriye devlet sitesi sana.sy’e tüm dünyadan erişimi engellediler.

Kendi yalanlarıyla halkları kandırmak, gerçekleri çarpıtmak için ellerinde geleni yapıyorlar. Ama sürecin tüm karmaşasına rağmen net olan bir şey var ki bu hamleyi planlayan, hazırlayanların başta ABD ve batılı emperyalist güçler, Siyonist İsrail olduğu gerçekliğidir. NATO genel sekreterinin Türkiye ziyareti ve Siyonist İsrail’in çetelerin yolunu temizleyen saldırıları ile sürecin hazırlandığı gerçeğidir. Bu saldırı dalgasının NATO konsepti çerçevesinde hazırlandığı ve yürütüldüğüdür. NATO genel sekreteri Rutte Ankara’yı ziyaret etti. ABD aracılığıyla Siyonist İsrail, Lübnan’da ateşkesi kabul ettirmeleri bu saldırının başlaması içindi.

Bu çetelerin ağır silahlarda arındırılması ve denetim altında tutulması Astane anlaşmasına göre sorumluğu üstlenen Türkiye’ydi. Anlaşılan bu süreci onların donatmak ve eğitmekle geçirmiş işgalci şeriatçı faşist Erdoğan ki sonuçta da bu çeteleri sahiplenmekte gecikmedi.

Tüm dünyada etkili tüm medya kuruluşları besleme çeteleri kahraman gibi, muhalif gibi göstermeye çalışırken sürekli olarak Suriye ordusunun kaçtığı, bölgelerini terk ettiği haberlerini yayıyor. Kısacası Suriye Esat yönetim Suriye Ordusu ve Humus Valisi’ dediği gibi “Sistematik bir medya ve terör savaşıyla karşı karşıyayız”.

Gerek DAİŞ gerekse farklı isimler altında isim değiştirerek kendini ortama gör farklı göstermeye çalışan Suriye’de ki çeteler ve onları besleyen, donatanlar ne kadar cilalasalar da o “muhalif” dediklerinin cilasını kazdığımızda altında katiler çıkmaktadır. Ankara, İstanbul, Suruç ve birçok Avrupa başkentlerinde katliamlar düzenleyenler bunlar değilmiydi. Başta Kobane olmak üzere Şengal’da Ezidi halkına yaşatılan katliam soykırım yapanlar bunlar değimliydi. Kadınları kaçırıp tecavüz edenler, onları bir eşya gibi pazarlarda satanlar değimliydi. Belki birileri o gün yaşanan acıları, katliamları hatırlamak istenmiyor ama o yaşana vahşet dünya insanlığının hafızasında dip diri durmaktadır. Emperyalist haydutlar ve iş birlikçileri kendi yaratıkları bataklıkta istedikleri kadar “yeni kahramanlar” diye lanse etsinler.

Dünün DAİŞ ve El nüshacıları makejliyerek dünyaya kahramanlar, özgürlük savaşçıları olarak sunuluyor. Bu arada Rojava yönetiminin bugüne kadar DAİŞ’e karşı savaşan onu yenen tek güç söyleminde bugün Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) yöneticisi Mazlum Abdi “Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ile şu ana kadar herhangi bir çatışmamız yaşanmadı. HTŞ ile başta Halep’teki durum olmak üzere alanlarımızın güvenliği için dolaylı ilişkilerimiz var. Yine bölgedeki bütün güçlerle de bu temelde görüşmelerimiz devam ediyor. Yeni bir askeri ve siyasi durum ortaya çıkmıştır. Siyasi çözümden yanayız. Sorunların çözümü için hazırız. Kuzey ve Doğu Suriye çözüm tartışmalarında yer almalı…” Diger yanda; Salih Müslüm ise “HTŞ hakkında iyimserim. Onlar da Suriyeli. Suriye’de bir arada yaşama geleceği inşa etmek için Heyet Tahrir el Şam ile diyaloğa hazırız. Suriye Milli Ordusu’ndan daha disiplinli ve uzlaşmacılar. Suriye’nin çeşitliliğini desteklemeliler.” demesi Rojava devriminin yanında yer alan kesimlerce kaygıyla takip edilmeye başlandığını ifade etmeliyiz.

Sonuç olarak bölgede her gün ve saat yeni gelişmeler yaşanırken bir bütün olaraktan korkunç bir bilgi kirliliğinin olduğu gerçeği ortada. Bu anlamıyla doğrusu yanlışının belki iyi ayrıt ezmekte zorlanabilir ki zorlanıyor. Bunun karşısında soğuk kanlı ve sağlıklı sonuçlara varmak önemlidir.

Emperyalist haydutlar ve onların işbirlikçi uşakları her zaman yaptıklarını yapıyorlar. Yalan çarpıtma kafaları karıştırmak. Bir yanda askeri saldırıları sürdürürken diğer yanda tüm dünya medyasıyla korkunç bir dezenformasyon bilgi kirliğiyle sürdürüyor saldırılarını.

Sonuç ne olursa olsun ortada olan bir gerçeklik var, bunun dün olduğu gibi bugünde asıl bedeli ödeyecek, yeni katliamlarda geçirilen halklar olacaktır. Bunun içindir ki ne bu çetelerin allanıp pullanması nede uluslararası haydutların yalanlarına değil halkların birliği ve örgütlü gücünün tek çare olduğunu unutmamalıyız.

Filistin’de Lübnan’a, Suriye’ye katliam ve soykırım yaşatanlar, Ortadoğu’yu daha çok kana bulamaya çalışanlar karşısında kenetlenmek, halkların birliği dayanışmasını yükseltmek elzem görevdir.

Nerde olursak olalım, Emperyalizmin, şeriatçı faşistler ve Siyonistlerin saldırı ve işgaline karşı başta Suriye halkıları olmak üzere dünyanın her yerinde bu haydutlara karşı anti – emperyalist, anti- faşist, anti-Siyonist direniş cephesini büyütmek, kenetlenmekten başka bir kurtuluş yoktur.

Önceki İçerik Polonez işçileri tekrar ablukaya alındı
Sonraki İçerikEsat İktidarı Düştü, Rojava Tehdit Altında

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz