10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında birçok kentte düzenlenen eylemlerde yıl içinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekilerek Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümü çağrısı yapıldı.
DİYARBAKIR
Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Rosa Kadın Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Tabip Odası’nın, İnsan Hakları Haftası dolayısıyla kentte ortak gerçekleştirdiği etkinlikler devam etti.
Eylem ve etkinlikler kapsamında Dağkapı Meydanı’ndan (Şêx Said) Saraykapı’ya yürüyüş gerçekleştirildi.
“Barış, insan haklarıyla mümkündür” pankartını taşıyan insan hakları savunucuları ve kurum temsilcileri, buradan eski cezaevi olan ve kazı çalışmaları esnasında birçok kişiye ait kemiklerin bulunduğu Saraykapı’ya doğru yürüyüşe geçti. Sık sık “Savaşa hayır barış hemen şimdi” ve “Jin, jiyan, azadî” sloganlarının atıldığı yürüyüşün ardından ortak açıklamayı İHD Şube Sekreteri Ömer Saman okudu.
BARIŞÇIL TUTUM ÇAĞRISI
Suriye ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılara değinen Saman, “Olası bir çözüm ve müzakere sürecinde Suriye’de bulunan halkların, inançların ve tüm toplumsal kesimlerin yer alması için başta uluslararası toplum ve Türkiye olmak üzere tüm aktörleri Suriye ve Rojava’daki bu yeni dönemde barışçıl bir tutum almaya davet ediyoruz. Bir kez daha temel amacı dünyada ve toplumlar arasında barış ve güvenliği sağlamak olan uluslararası toplumu; insancıl hukukun gereği olarak sivil ölümlere ve yıkımlara sebep olan savaş ve çatışmalara karşı aktif görev almaya davet ediyoruz” diye belirtti. Saman, PKK lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecride değinerek “Öcalan üzerinde uygulanan tecridin ve haklarının önündeki tüm engellerin tamamen kaldırılarak, Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü için müzakereler başlatılmalıdır.” dedi.
İZMİR
İzmir’de TİHV, İHD, ÇHD, ÖHD, Adalet İçin Hukukçular Derneği, Halkların Köprüsü Derneği ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneği tarafından 10 Aralık Uluslararası İnsan Hakları Günü kapsamında bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Alsancak’ta yer alan Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya gelinen açıklamada sıklıkla “İnsan haklarıyla insandır”, “İnsanca bir yaşam istiyoruz” ve “Yaşasın halkarın eşitliği” sloganları atılırken; basın metnini ise TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci okudu.
Halkların tüm dünyada yaşanan tüm olumsuzlara karşı özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmekte olduğunu belirten Üsterci, “Devletlerin ve hükümetlerin bu itirazlara yanıtı ise şiddetin her türünü sistematikleştirip yaygınlaştırma ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatma şeklinde olmaktadır. Bugün tüm dünyada yaşanan ağır kriz karşısında insan haklarını savunmak ve kurucu rolünü yeniden etkin kılmak en asli görevimizdir” diye konuştu.
‘ÜLKE KALICI OHAL REJİMİ İLE YÖNETİLMEKTE’
Bu kriz halinin Türkiye’de de tüm yoğunluğu ve ağırlığı ile yaşanmakta olduğunu kaydeden Üsterci, “Ülke, 2016 yılından bu yana önce doğrudan, 19 Temmuz 2018 tarihinden itibaren de resmen kaldırıldığı söylense de yapılan pek çok düzenleme ile kalıcılık/süreklilik kazandırılan bir OHAL rejimi ile yönetilmektedir. Bu durum/süreç, siyasal iktidarın gücünü sınırlandıran anayasacılık ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin terkedilmesine yol açmıştır. Böylelikle keyfilik ve belirsizlik kamusal/siyasal alanın asli unsurları haline gelmiştir. Özellikle bir yönetim tekniği olarak başvurduğu belirsizlik yaratma gücü, siyasal iktidara erkini daha da merkezileştirip toplum üzerindeki baskı ve kontrolünü arttırma olanağı sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Siyasal iktidarın ekonomiden toplum sağlığına ülkenin her meselesini güvenlik sorunu haline getirdiğini aktaran Üsterci, “Toplumu kutuplaştıran, ülke içinde ve dışında şiddeti esas alan, bilhassa da Kürt sorununun ve uluslararası sorunların çözümünde çatışma ve savaşı tek yöntem haline getiren politikaları sonucunda 2024 yılında da yoğun yaşam hakkı ihlalleri yaşanmıştır” diye belirtti.
“EKONOMİK KRİZ YURTTAŞLARIN YAŞAMLARINI İMKANSIZ KILIYOR”
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşadığını aktaran Üsterci, “Yıllardır uygulanan borçlanmaya dayalı neoliberal ekonomi politikalarının, savaş ve çatışma harcamalarının sebep olduğu ekonomik kriz ve derin yoksullaşma, yurttaşların hem biyolojik hem de sosyal yaşamlarını sürdürülebilmelerini tümüyle imkânsız kılan ağır insan hakları ihlalidir. Hayat pahalılığı, işsizlik, yoksulluk, güvencesizleşme ve örgütsüzleşme en çok kadınları, çocukları, mültecileri/sığınmacıları vurmaktadır. Bu koşullarda işçi ve emekçilerin kıdem tazminatı gibi kazanılmış haklarına dokunulmamalı, enflasyon rakamları manipüle edilmemeli ve iş cinayetleri önlenmelidir. İşçi ve emekçilerin hak arama eylemleri yasaklanmamalı, sendikalaşma, grev ve toplu eylem hakkı güvenceye alınmalıdır” şeklinde konuştu.
URFA
Urfa Barosu İnsan Hakları Merkezi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa şubeleri 10 Aralık İnsan Hakları Haftası’na dair ortak basın açıklaması yaptı. Urfa Barosu önünde gerçekleştirilen açıklamada konuşan Baro Başkanı Abdullah Öncel, Türkiye’de ifade özgürlüğünün yargı kıskacı içerisinde olduğunu belirtti.
“YENİ KATLİAMLARA DUR DENİLMELİ”
Ortadoğu’da gelişen savaşa ve katliamlara dikkat çeken Öncel, “Son süreçte Rojava bölgesine yapılan saldırılar ve Suriye’deki çatışma durumu şiddetlenmiştir. Bu şiddet sarmalında üzere yüzlerce sivil yaşamını yitirmiştir. Yine Türkiye tarafından yapılan hava operasyonlarında sivillerin yaşamını yitirdiği iddia edilmektedir. Kim tarafından, hangi koşullar altında yapılmış olursa olsun, insanları katletmenin mazereti yoktur. Bu nedenle, bu vahşetlerin arkasında her kim varsa, bu insanlık suçuna kim imza attıysa derhal ortaya çıkarılmalı ve yeni katliamlara dur denilmelidir” dedi. Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması çağrısı yapan Öncel, “İmralı’yla başlayan cezaevlerindeki hukuksuz düzene dur denilerek; ulusal ve uluslararası mevzuatlara uygun hukukun uygulanması için adımlar atılmalıdır” şeklinde konuştu.
DERSİM
İnsan Hakları Derneği (İHD) Dersim Şubesi, Sanat Sokağı’ndan, İnsan Hakları Anıtı’na kadar yürüyüş gerçekleştirdi. İHD şube yöneticisi Özgür Ateş 2024 yılında da ağır hak ihlallerinin yaşandığına vurgu yaparak Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü savunmaya devam ettiklerini söyledi. Türkiye’de 2024 yılında da yoğun yaşam hakkı ihlalleri yaşandığını söyleyen Ateş, “Çok faklı toplumsal kesimlerden insanlar ya doğrudan kolluk güçlerinin şiddeti ya da devletin, “önleme ve koruma” yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu yapısal şiddetin ve/veya üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilen şiddetin sonucu yaşamlarını yitirmişlerdir” dedi. Resmi gözaltı merkezlerinin yanı sıra kolluk güçlerinin barışçıl toplantı ve gösterilere müdahalesi sırasında, sokak ve açık alanlarda ya da ev ve iş yeri gibi mekânlarda, yani resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki ortamlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının, yeni bir boyut kazandığını söyleyen Ateş “Denilebilir ki siyasal iktidarın baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir” diye konuştu.
“ÇATIŞMALAR HEMEN DURMALI”
Kürt sorununun, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden biri olarak varlığını koruduğunu söyleyen Ateş “Hak savunucuları olarak bizler, Kürt sorununun her zaman demokratik, barışçıl ve adil çözümünü savunduk. Bugün Ortadoğu’da ki son gelişmeleri ve dalga dalga yayılan savaş tehdidini düşünürsek barış ve çözüm ısrarımız daha da güçlenmektedir. O nedenle, çatışmaların hemen şimdi durmasını istiyoruz. Çatışmasızlık ortamının tesisi ile birlikte çatışmasızlık halinin yaşanan olumsuzluklardan da hareketle tahkim edilmiş bir hale getirilerek güçlendirilmesi, izlenmesi ve toplumsal barışın sağlanabilmesi için tüm tarafların içtenlikli, etkin programlar geliştirmesi gerekmektedir” dedi. Açıklamanın ardından anıt önüne karanfiller bırakıldı, yapılan açıklamaya Dersim Emek ve Demokrasi Platformu temsilcileri de katıldı.
İSTANBUL
İnsan Hakları Derneği (İHD) ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan Sultanahmet Meydanı’nda ortak basın açıklaması düzenledi. Çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve yurttaşın katıldığı eylemde “Savaş öldürür barış yaşatır” pankartı açılarak sık sık “ Tecrit öldürür dayanışma yaşatır” , “Susma sustukça sıra sana gelecek” sloganı atıldı. Ortak basın metnini TİHV üyesi Gülnarin Demirel okudu.
Gülnarin Demirel, “Siyasal iktidarın ekonomiden toplum sağlığına ülkenin her meselesini güvenlik sorunu haline getiren, toplumu kutuplaştıran, ülke içinde ve dışında şiddeti esas alan, bilhassa da Kürt sorununun ve uluslararası sorunların çözümünde çatışma ve savaşı tek yöntem haline getiren politikaları sonucunda 2024 yılında da yoğun yaşam hakkı ihlalleri yaşanmıştır” dedi.
Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit politikasına işaret eden Gülnarin Demirel, Kürt sorunun Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden biri olduğunu vurgulayarak, “Hak savunucuları olarak bizler, Kürt sorununun her zaman demokratik, barışçıl ve adil çözümünü savunduk. Bugün Ortadoğu’da ki son gelişmeleri ve dalga dalga yayılan savaş tehdidini düşünürsek barış ve çözüm ısrarımız daha da güçlenmektedir. O nedenle, çatışmaların hemen şimdi durmasını istiyoruz.”
İSKENDERUN
İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun Şubesinin yaptığı basın açıklamasında Şube Eş Başkanı Coşkun Selçuk, insan hakları açısından dünyada ciddi bir kriz yaşandığını; bu kriz halinin de Türkiye’de tüm ağırlığının yaşandığını söyledi.
Siyasal iktidarın ekonomiden toplum sağlığına ülkenin her meselesini güvenlik sorunu haline getirdiğini belirten Selçuk, “Devletlerin insan haklarına yönelik saygısının doğrudan göstergesi olan hapishaneler, Türkiye’de siyasal iktidarın hukuku bir baskı ve sindirme aracı olarak kullanmasının sonucunda tıka basa dolu durumdadır” dedi.
Kayyım atamalarını eleştiren Selçuk, “Atamalarının seçme seçilme hakkı ve halk iradesinin gaspı olduğu gerçeğinden hareketle yıl içinde her toplumsal kesimden kişi ve grup, bilhassa da seçtikleri belediye başkanlarının yerine iradelerini hiçe sayarak kayyım atanmasını protesto eden seçmenler, toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini mülki idare amirlerinin yasakları ve kolluk güçlerinin fiili müdahaleleri sonucunda kullanamamışlardır” diye konuştu.
Ayrımcılığa ve istismara, nefret söylemine ve ekonomik sömürüye ilişkin de konuşan Selçuk, “Dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın insan haklarını savunmaya ve eşit adil yaşanabilir bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
BURSA
Bursa’da Emek ve Demokrasi Güçleri basın açıklaması yaptı. Üç Fidan Parkı’nda yapılan açıklamayı Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sehra Aksu okudu.
Aksu, Suriye, Ukrayna ve Filistin’de yaşanan savaş ve çatışmalardan ülkedeki barınma sorunlarına kadar konuda hak ihlallerine değindi.
Türkiye’de kadına yönelik şiddetin arttığı, şiddetle mücadelede atılan adımların yetersiz kaldığı gözlendiğini vurgulayan Aksu, ayrıca iş cinayetleri, çocuk işçiliği, göçmen işçiliğine dikkat çekerek 2024 yılı için yayınlanan verilere göre, ülkede çalışma koşulları nedeniyle günde 5 işçinin hayatını kaybettiğini hatırlattı.
“İNSAN HAKKI İHLALLERİNE SESSİZ KALMAYACAĞIZ”
Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sehra Aksu açıklamanın devamında şu ifadeleri kullandı;
“Ülkemizin insan hakları açısından çağın gerektirdiği bir noktaya ulaştırılmasında, sadece insan hakları örgütlerinin değil, bütün meslek örgütlerinin, sendikaların, siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve her düzeyde yurttaş girişiminin ortak çabalarına ihtiyaç vardır. Bizler, insanın haklarıyla insan olduğuna inanan meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlar olarak, insan hakkı ihlallerini doğuran fiziksel ve ruhsal şiddet ortamı ve şiddet kültürüne karşı sessiz kalmayacağımızı, anlatmaya, talep etmeye, ısrar etmeye devam edeceğimizi; barış, dayanışma, sağduyu ve adalet hâkim kavramlar haline gelene kadar mücadeleyi sürdüreceğimiz” dedi.
Batman, Adana, Mersin, Mardin, Antep, Ağrı ve Siirt’te de İHD tarafından basın açıklamaları düzenlendi.