Nepal sokaklarında yükselen öfke, bir anlık patlama değil; yılların birikmiş isyanıdır. Halk, yolsuzluğa batmış siyasetçilerin, halka rağmen yönetim anlayışının ve özgürlükleri gasp eden yasakların bedelini artık ödemek istemiyor. Parlamento, mahkeme binaları ve bakanlıkların ateşe verilmesi, bu düzenin meşruiyetini yitirdiğinin açık göstergesidir.
Başbakan Oli’nin istifası ve bakanların peş peşe görevlerini bırakması, bu öfkenin doğrudan sonucudur. Ancak mesele yalnızca bir başbakanın düşmesi değil; halkın kendi iradesini sokakta, örgütlü gücüyle dayatabilmesidir.
Nepal’de milyonlarca yoksul işçi, işsiz genç, köylü ve emekçi yıllardır derinleşen eşitsizliklerle boğuşuyor. Bir avuç “Nepokids” denilen siyasi elitin çocukları sefahat içinde yaşarken, halk işsizlik ve yoksullukla çırpınıyor. Sosyal medyanın yasaklanması ise bardağı taşıran son damla oldu. Gençler, işçiler ve yoksullar yalnızca internet özgürlüğü için değil; gasp edilen tüm hakları için ayağa kalktı.
Polisin halka karşı gerçek mermi, tazyikli su ve gaz bombaları kullanması, iktidarın korkusunun göstergesiydi. Onlarca insan yaşamını yitirirken, binlercesi yaralandı. Ancak bütün baskıya rağmen halk geri adım atmadı. Çünkü tarih defalarca göstermiştir: Hiçbir cop, hiçbir kurşun, hiçbir üniforma halkın öfkesini durduramaz.
Bu isyanın merkezinde yıllardır süregelen yolsuzluklar, halkın alın terinin çalınması ve eşitsizliğin derinleşmesi yatıyor. Bu yalnızca Nepal’e özgü değil; tüm dünyada aynı düzenin ortak yüzüdür: Sermayenin çıkarlarını koruyan iktidarlar, halka sefalet ve baskıdan başka bir şey sunmaz. Halkın öfkesi bu yüzden büyüyor ve er ya da geç bu düzeni hedef alıyor.
Nepal örneği bir kez daha kanıtladı: Gerçek iktidarın sahibi saraylarda oturanlar değil, sokaklarda yürüyenlerdir. Parlamentolar, bakanlıklar, ordular halkın karşısında eninde sonunda çöker. Katmandu’da yanan binalar, halkın öfkesinin simgesidir. Hiçbir iktidar, halkı hiçe sayarak sonsuza kadar ayakta kalamaz.
Nepal’de halkın öfkesi hükümeti düşürdü, siyasal dengeleri sarstı. Ancak bu isyan yalnızca bir başlangıçtır. Yeni bir seçim, yolsuz siyasetçilerin geri dönüşünü de beraberinde getirebilir. Bu nedenle halkın mücadelesi yalnızca sandıkla sınırlı kalamaz. Gerçek çözüm, örgütlenmiş halk iktidarının kurulmasındadır.
Sorunun çözümünü legalizmin, reformizmin veya sistem partilerinin peşinde arayanlar, halkın gerçek kurtuluşunu göremezler.
Gerçek iktidar halkındır. Ve halk örgütlendiğinde hiçbir güç onun karşısında duramaz.