EMPERYALİST DİZAYIN SON PERDESİ, HALKLARA AÇILMIŞ YENİ BİR SALDIRIDIR!
HTŞ lideri Ahmet Şara’nın (Ebu Muhammed el-Colani) Beyaz Saray’da ağırlanması, ortalığa saçılmış bir görüntü ya da diplomatik jest değildir.
Bu, emperyalist-kapitalist sistemin Ortadoğu halklarına karşı yürüttüğü yeni kuşatmanın resmî ilanıdır.
Washington kapıları 80 yıl sonra ilk kez bir “Suriye temsilcisine” açmışsa, bu Suriye halkının iradesine saygıdan değil; ülkenin emperyalist iş bölümüne yeniden bağlanması içindir.
Trump’ın Colani’yi “Yeni Suriye’nin lideri” diye parlatması, bir halkın makûs talihinin değişimini değil, bir bölgenin geleceğinin sermayeye peşkeş çekilmesini ifade eder.
HTŞ’nin koalisyona katılıp bunu “şeriate uygunluk” gerekçesiyle meşrulaştırması, siyasal İslamcı yapılar ile emperyalizmin kirli ittifakının artık saklanmadığını açıkça gösterir.
Emperyalizm için önemli olan gericilik ya da radikallik değil, çıkarlarına kimlerin hizmet ettiğidir.
ORTADOĞU: YÜZYILLARDIR SÜREN YAĞMA DÜZENİNİN HEDEF TAHTASI
Ortadoğu’nun bugün yaşadığı savaşlar rastlantı değildir.
Bu coğrafya, kapitalizmin bitmeyen genişleme zorunluluğunun en kanlı laboratuvarıdır.
Soğuk Savaş boyunca bölge iki blok arasında paylaşılmış; monarşiler ABD’nin, cumhuriyet rejimleri Sovyetlerin arka bahçesi haline getirilmiştir.
Sovyetlerin yıkılmasıyla ABD, Ortadoğu’yu “sermayenin uydu bölgesi”ne dönüştürmek için harekete geçmiştir.
Ambargolar, darbeler, işgaller, vekâlet savaşları…
Her biri emperyalizmin bölgeyi diz çöktürme araçlarıdır.
1991 Körfez Savaşı, 2003 Irak işgali, Afganistan’ın yakılıp yıkılması…
Tüm bu saldırıların tek bir mantığı vardı: Enerji yollarını ele geçirmek, halkları bölmek, sermayeye yeni pazarlar açmak!
BOP (BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ): GERİCİ İTTİFAKLARIN ŞEMSİYESİ, HALKLARIN BAŞINDAKİ SOPA
2004’te sahneye konan BOP, demokratikleşme projesi değil, bölgenin emperyalist restorasyonudur.
Bu restorasyonun en kirli ayağı, siyasal İslamcı yapıların anti-komünist ve anti-halkçı bir bariyer olarak sahaya sürülmesidir.
Siyasal İslam emperyalizm için ne ifade eder?
Halk devrimlerini boğar. Sınıf mücadelesini dinselleştirir. Toplumsal enerjiyi geriye çeker. Sermaye akışını garanti altına alır.
Bu nedenle ABD kimi yerde bu yapılara koltuk değneği olmuş, kimi yerde onları vekil güç olarak kullanmış, kimi yerde ise “ılımlı ortak” etiketiyle parlatmıştır.
7 EKİM VE BÖLGESEL TASFİYE SÜRECİ
7 Ekim 2023 sonrası ABD–İsrail ekseni saldırılarını yalnızca Gazze ile sınırlamadı; Lübnan’a, Suriye’ye, Irak’a ve İran’a yayılan bölgesel bir tasfiye operasyonu başlattı.
Direniş odaklarının ezilmesi, emperyalizmin yeni paylaşım planının önünü açtı.
8 Aralık 2024’te HTŞ’nin devreye sokulmasıyla Esad yönetiminin bastırılması, ABD’nin Suriye’yi yeniden formatlama hamlesinin zirvesiydi.
Bu hamleyle: İran’ın nüfuzu daraltıldı, Rusya’nın alanı kısıldı, Çin’in bölgesel kapıları kapatıldı.
Trump’ın Şarm el-Şeyh’teki “barış şovu”, Ortadoğu’nun emperyalist blok tarafından yeniden tescillenmesinden başka bir şey değildir.
COLANİ BEYAZ SARAY’DA: PROPAGANDA TİYATROSUNUN PERDE ARKASI
Colani’nin Beyaz Saray’da poz vermesi ve ABD generalleriyle basketbol oynaması, emperyalizmin en saldırgan aparatlarını “ılımlı ortaklar” gibi sunmaya çalışan bir propaganda tiyatrosudur.
Washington’ın planı açıktır: HTŞ eliyle ‘Yeni Suriye’ = ABD’nin bölgesel taşeronluğu, SDG eliyle Suriye’de ABD askeri varlığının kalıcılaştırılması. Bu iki yapı birbirine karşıt değildir; aksine aynı tasarımın iki dişlisi haline getirilmek istenmektedir.
ORTADOĞU HALKLARI DİZ ÇÖKMEYECEK!
Bu topraklar direnişin yüzyıllık yatağıdır
Ortadoğu onlarca yıldır işgalin, darbelerin, savaşların sahnesidir. Ama bütün bu saldırılara rağmen emperyalizmin “dikensiz gül bahçesi” haline gelmemiştir, gelmeyecektir.
Çünkü: Bölge aşırı silahlı, parçalı ve kontrolü zor bir yapıya sahiptir. Filistin’in, Kürtlerin, Lübnan’ın yüzyıllık direniş damarları koparılamaz.
Suriye, Libya, Cezayir gibi ülkeler emperyalizmle tam uyum sağlayarak ayakta kalamaz; bu yüzden sürekli “engel”dir.
Halkların yaşadığı yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik emperyalizmin en büyük kabusudur.
Ortadoğu, sınıfsal eşitsizliğin en sert yaşandığı bölgedir — bu çelişki patlamaya hazırdır.
Emperyalizmin “barış” masalları, tankların gölgesinde imzalanan anlaşmalar, uzlaşmacı önderliklerin teslimiyet belgeleri…
Hiçbiri halkların öfkesini ve tarihsel direncini söndüremez.
Gerçek barış, gerçek özgürlük, gerçek kardeşlik: halkların birliği ve emperyalizmin kovuluşuyla mümkündür.
Ortadoğu’da gerçek barış, gerçek özgürlük ve gerçek kardeşlik ancak: Emperyalizmin kovulmasıyla, Bölge halklarının dayanışmasıyla, Enternasyonal birliğin kurulmasıyla, Bağımsız ve demokratik halk iktidarlarıyla mümkündür.
Ortadoğu ABD emperyalizminin savaş üssü değildir;
bu topraklar halkların ortak direniş karargâhıdır!
Sermayenin dizaynı çöker, emperyalizmin planları bozulur, ama halkların özgürlük arayışı bitmez.
Bu düzen halkların elleriyle yıkılacak, yerine özgür, eşit ve kardeşçe yaşayacak bir Ortadoğu kurulacaktır.






