Türkiye’ye getirilen Ukraynalı yetim çocuklardan ikisinin cinsel istismar sonucu hamile kalmasıyla ilgili yürütülen soruşturmanın, kız çocuklarının “rıza gösterdiği” gerekçesiyle kapatıldığı ortaya çıktı.
Bu karar, yıllardır “bir kerede bir şey olmaz”, “rıza vardı” gibi ifadelerle meşrulaştırılan zihniyetin nasıl bir çürüme yarattığının en çarpıcı örneklerinden biri oldu.
Agos’ta Burcu Karakaş, Anna Babinets ve Yanina Kornienko imzalı habere göre, Ukrayna Ombudsmanlığı’nın ihbarıyla başlatılan süreçte, Ukraynalı bir heyetin 11 yetkilinin imzasını taşıyan saha araştırması raporu hem Türkiye’ye hem Ukrayna’ya iletildi. Ancak Türkiye’deki adli süreç, raporun ciddiyetine rağmen skandal bir şekilde ilerledi.
Soruşturma “istismar” değil, daha hafif bir suçtan açıldı
İki kız çocuğunun maruz bırakıldığı cinsel şiddete rağmen soruşturma, “çocuğun cinsel istismarı” suçundan değil, “reşit olmayanla cinsel ilişki” suçundan başlatıldı.
Savcılık, hamilelik tarihine bakarak çocukların 15 yaşını doldurmuş olmalarını yeterli gördü ve çocukların şikâyetçi olmaması gerekçesiyle dosyayı kapattı.
Yani yetişkin erkeklerin çocuklara yönelik eylemleri, hukuken “rıza” ile açıklanmış oldu.
Bu, “bir kerede bir şey olmaz” diyen zihniyetin adli karşılığıdır.
Çocukların ifadesi alınmadı
Daha da vahimi, soruşturmayı kapatan savcılık çocukların ifadesine başvurmadı.
Çocukların Ukrayna’daki sosyal hizmet yetkililerine verdiği beyanlara göre, bazı Ukraynalı eğitmenler onlardan yatılı okul personeliyle ilgili “kötü şeyler söylememelerini” ve Türk erkeklerle ilişkilerinin rızaya dayalı olduğunu belirten belgeleri imzalamalarını istedi.
Yani çocuklar hem istismara uğradı, hem de baskı gördü, hem de Türkiye’de ifade bile veremeden dosyaları kapatıldı.
Olayın üstü örtülmeye çalışıldı
İki kız çocuğu — N. ve I. — maruz kaldıkları istismar sonucu hamile kalınca apar topar Ukrayna’ya gönderildi. Sosyal destek alamayan I., doğumdan üç ay sonra intihara teşebbüs etti.
İstismarcı otel çalışanlarının ifadeleri ise tabloyu daha da ağırlaştırdı. Bir çalışan, kızların odalarına kimse görmeden girdiğini, hatta bir öğretmenin buna göz yumduğunu itiraf etmişti.
Yetkililerin açıklaması gerçeği örtmüyor
Haberin ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çocukların ülkesine dönüşünü takiben istismar iddiaları hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.
Ancak sürecin nasıl sonuçlandığı, neden “istismar” yerine daha hafif bir suçtan soruşturma başlatıldığı ve neden çocukların ifadelerinin alınmadığı konusunda hiçbir açıklama yapılmadı.
Sonuç: Bu bir adli hata değil, sistemin ürettiği bir çürüme
Bu dosya, münferit bir “yanlış karar” değil; yıllardır sürdürülen, mağdur çocukları değersizleştiren, yetişkin erkeklerin sorumluluğunu görünmez kılan, “rıza” kavramını istismar eden zihniyetin sonucudur.
“Bir kerede bir şey olmaz” diyenlerin, çocukların acısını bile hafifletenlerin, istismarı sıradanlaştıranların ürettiği bir tablodur bu.
Çocukların korunmadığı, seslerinin duyulmadığı, adaletin işletilmediği her dosya toplumun karşısına bir utanç olarak çıkmaya devam edecektir.






