Halk artık eski halk değil. Halkta önemli değişmeler var. AKP-MHP cihatçı faşizminin sindirdiği, hakkını arayamaz hale getirdiği halkın, yapılan haksızlıklara ve adaletsizliklere, baskı ve sömürüye tahammülü kalmadı. CHP ve İstanbul Belediyesine yönelik iktidarın saldırıları ve öğrenci gençliğin barikatları yıkıp korku duvarını yerle bir etmesiyle halkın öfkesini, sesini ifade etmesi ve alanlara akmasının yaratı.
Çelişkiler her kesimde hat seviyede. Halkın 22 yıla aşkın zamandır ülkeyi yöneten cihatçı faşist iktidara karşı biriken tepkileri bir yerlerden patlayıp açığa çıkıyor. Faşist sistemin, “huzur” ve “istikrar” “büyük ülke”, “dünya lideri” ya da habire bulunan petrol ve doğal gaz rezervleri yalanları hiçbir şey ifade etmiyor, ortamı hızla tersine dönüyor. Toplumun hemen her kesiminde bir kıpırdanma, huzursuzluk, bir arayış var. Hemen her gün toplumun bir kesiminde yeni yeni tepkiler, protestolar, hak arama eylemleri, hareketlilikler ortaya çıkıyor ve yayılmakta gecikmiyor. Cihatçı faşisti iktidar ise saldırgan ve çaresiz. Giderek kendiliğinden patlayan kitle eylemliliklerin eklenen yeni unsurlar var.
Ancak bu ortaya çıkan tablo karşısında devrimci mücadele ve onun geliştireceği eylemlilikler halkın biriken tepkileri, açığa çıkarmada doğrudan etki yaratacağını unutmamalıyız. Kitlelerin örnek alması, katılım sağlaması yolunu açacaktır. Bu tepkileri, devrimci eylemlikler, ajitasyon-propagandayla etkilediğimiz oranda giderek daha radikalleşecektir ve daha direngen, cihatçı faşist sistemi zorlayan eylemliliklere dönüşecektir. Bunu başardığımız oranda öyle ki, yol kesmeler, lastik yakmalar, sopalarla yürümeler, polis ve jandarmayla taşlı çatışmalar hep bu etkilenmelerin ürünü olarak öne çıkacaktır. Süreçte ortaya çıkan, halkın tepkilerinin, protestolarının radikalleşmesini sağlayacaktır.
Dikkatlerimizi bunun üzerinde toplamalıyız. Bu eylemliliklerin gerisinde kalmak istemiyorsak, bu eylemliliklerdeki değişimi iyi gözleyip müdahalemizi ona göre yapmalıyız. Halkın bugün, haklılığının bilincine vardığı noktada devlet güçleriyle çatışma içine girebildiği bir gerçektir. Bu nedenle, klasik, kitabi kalıplar içinde düşünerek yaşamı teoriye uydurma gibi geriliğe düşü/memelidir.
Dünya devrimci hareketi ve ülkemiz devrimci hareketinin mücadele pratiği zengin derslerle dolu. Sürecin gelişim seyrini doğru tahlil edebilmeli ve eylemliliklerimizin radikalliğinin düzeyini sürece göre hesaplayabilmeliyiz. Dün ısrarla kitlelerin iktidarın baskısı karşısından içine girdiği korku nedeniyle “yürüyemez”, polis barikatlarını aşamaz diyenler, kitleyi ne ölçüde tanıdıklarını ve kafaca kitleden ne ölçüde geri olduklarını bir kez daha görüldü. Unutmamalıyız ki yaşananlar karşısında parlamenteriz ve liberalizmin dümen suyuna sürüklenerek devrimci ruhta uzaklaşan geri olan kitleler ve eylemlilikleri değil, kafalarda oluşan barikatlardır. Cihatçı faşist iktidarın baskı, terörüne karşı, parlamentoya, uzlaşmacılığa ve sistemin sağlaya bileceği “demokratik dönüşüm” vb umut bağlayan kitlelere bunu empoze eden reformist ve liberallerin kafalarında ki korkularda henüz kurtulmamış olmalarındadır.
Bir noktanın altını çizmeliyiz. Halkın tepkilerini ve protestolarını bulunduğu yerden daha ileriye taşımak, mevcut radikalliğine bir daha yaratıcı kitlesel radikal eylemliliklere altyapı olacaktır.
Kısacası, halkın tepkilerini örgütlemek, politikleştirmek, daha kitleselleştirmek ve radikalleştirmek bizim, halkla eylemlilikte kurduğumuz bağların sağlamlılığıyla orantılı gelişecektir.
Halk, öfkesinin daha ileriye taşınması devrimci hareketinin geliştireceği eylemlik ve sürece müdahalesiyle belirleyici olacak. Yoksa CHP vb sistemin partilerinin potalarında eriyip gidecek. Bunun içindir ki bugün CHP’nin düzenlediği eylemliklere kitleler akın etmektedir.
Örgütsüz ve dağınık gelişen bu ilk eylemlilikteki de bu dağınıklık sürece bir bütün olarak devrimci yapıların müdahalesiyle örgütlü bir direnişe dönüşe bilir ancak. Bu nedenle gelişen eylemliliğin içinde yer almak onu örgütlülüğe dönüştürmek, daha ileri noktaya taşınmasının görevi bizlerin omuzumdadır. Sürecinin radikalleştirilmesi ve hakların gündemine sisteme oturtmak sağlana bilinir. Halkın sorununa sahip çıkan, buna uygun irade koymak ona uygun politikalar geliştirmekle mümkün olacaktır.
Halkın tüm kesimlerinde ortaya çıkan bu tabloyu giderek yeni bir kalıba dökmeye başlamasını, direnme, hak arama dinamiklerinin güçlenmesini iyi kavramak zorundayız. Halkın tepkilerini devrimci mücadeleden ve yarattığımız radikal kitle eylemlerimizden etkilenerek, örnek alarak çoğu kez örgütlü ya da örgütsüz de olsa açığa vurmasını, hak arama eylemlerine girişmesi, direnmesi önemli bir adimin atılmasını beraberinde getirecektir.
Yukarıda da vurguladığımız gibi sınıflar mücadelesinde gerek dünya devrimci hareketin gerekse bizlerin tarihinde çok zengin deneyler bulunmaktadır. Bu perspektifimiz örgütlülüklerimizi, mücadele biçim ve araçlarımızı geliştirici, zenginleştirici olmalıdır.
Gelişen kitle mücadelesi zengin derslerle dolu. Mücadele en iyi öğretmendir. Mücadele içinde öğrenmeye ve öğretmeye tüm gücümüzle geliştirmeliyiz.