ROJAVA ÜZERİNDEN SOSYALİZME VE ONUN DEĞERLERİNE SALDIRILAR, ROJAVA RUHUNUN İNKÂRIDIR

ANF’de Fırat Dicle imzasıyla yayımlanan “Rojava sosyalizmin son durağı, demokratik sosyalizmin ilk adımıdır” başlıklı makale, Kürt özgürlük hareketinin yeni sürecini ele alırken sosyalizme yönelik açık bir saldırı hattı kurmakta ve Rojava’yı “gerçek sosyalizm” olarak sunmaktadır. Farklı bakışların olması doğaldır; herkesin eleştirme ya da sahiplenme hakkı vardır. Ancak ortak bedellerle yaratılan, kanlarımızın aynı mevzilerde birleştiği Rojava üzerinden sosyalist değerlere yöneltilen bu saldırılar asla kabul edilemez.

Bugün reel sosyalizme, Marksizm-Leninizm’e ve tarihsel devrim deneyimlerine dönük saldırılar; kimlikçi, idealist, sınıf-dışı bir söylem eşliğinde yeniden üretilmektedir. Özellikle Öcalan’ın metinleri referans alınarak sınıf mücadelesi görünmez kılınmakta, sosyalizm “zihniyet değişimi”ne indirgenmektedir. Bu yaklaşım, devrimci sınıf perspektifiyle temelden çelişmektedir.

1. “Şekilsel devrim” masalı: Tarihsel materyalizmin reddi

Makaledeki iddia, Sovyet ve Çin devrimlerinin “şekilsel” olduğu ve devletin “gerçekliği kavrayamadığı”dır. Bu iddia tarihsel materyalizmin değil, postmodern kimlikçi idealizmin bir tekrarından ibarettir.

Gerçek ise açıktır: Kapitalist devlet aygıtı parçalanmıştır. Ulusların kendi kaderini tayin hakkı devrimci biçimde çözülmüştür. Üretim araçları toplumsallaştırılmıştır. Feodalizm tasfiye edilmiş, köylülük kolektifleştirilmiştir. Sanayileşme tarihte görülmemiş bir hızla gerçekleştirilmiştir.

Bunlar “şekil” değil, maddi devrimlerdir. Eğer burjuva mülkiyetinin ortadan kaldırılması “şekilsel değişiklik”se, tarihte maddi dönüşüm diye bir şey yoktur.

Öcalan’ın devleti ve iktidarı “zihniyet” kategorisine sıkıştıran yaklaşımı ise sınıf ilişkilerini kültürel soyutlamaya indirger. Bu, liberal akademizmin “devrim değil, zihniyet değişikliği” tezinin yerel varyasyonudur.

2. Sovyetler’e “faşizm” demek: Soğuk Savaş artıklarının tekrarı

Stalin ve onun nezlinde “Sovyet faşizmi” söylemi sadece teorik bir saçmalık değil, emperyalist ideolojik saldırıların bilinçsizce -öyle olduğunu düşünmek istiyoruz-tekrarlanmasıdır.

Sovyetler: Dünyayı faşizmden kurtarmıştır. Tarihin en geniş eşitlik programlarını hayata geçirmiştir. Kadınları siyasetin ve üretimin öznesi hâline getirmiştir. Milyonları okuryazar yapmıştır. Emperyalizme karşı tüm halklara umut olmuştur.

Faşizm finans kapitalin açık diktatörlüğüyken; sosyalizm proletaryanın iktidarıdır. Bu iki sistemi eşitlemek, CIA arşivlerinden alınmış bir slogandır.

3. Mao’ya yönelik saldırılar: Restorasyonun sorumluluğunu tarihten çalmak

“Mao’nun kapitalizme zorlandığı” iddiası, tarihsel gerçekliğin bilinçli biçimde tersyüz edilmesidir. Kapitalist restorasyon Mao’nun değil, Deng Xiaoping’in eseridir.

Mao 1976’da ölümsüzleşti. Deng 1978’de piyasaları açar.

Bu zaman çizelgesini tersine çevirmek, devrimi itibarsızlaştırmak ve restorasyonları aklamak dışında bir işe yaramaz.

Mao dönemi; toprak ağalarının tasfiyesi, kolektifleştirme, halkın siyasallaştırılması ve ulusal bağımsızlık mücadelesiyle tarihe geçmiştir. Bugünkü Çin kapitalizmini Mao’ya bağlamak, Gorbaçov’un ihanetini Lenin’e fatura etmeye denktir.

4. Öcalan’ın “teorisi”: Bilim değil, ahlaki–idealistik bir metin

Öcalan’ın metinleri son yıllarda “teori”, “manifesto”, “sosyalizmin yenilenmesi” iddialarıyla sunulmaktadır. Oysa ortada tarihsel materyalizme dayanan bilimsel bir teori yoktur. Toplumu üretim ilişkileri temelinde değil, ahlaki normlar ve kültürel metaforlarla açıklayan idealist bir yaklaşım vardır.

Öcalan’a göre: Sınıflar yoktur. Üretim ilişkileri tali bir ayrıntıdır. Devlet maddi bir aygıt değil, “iktidar zihniyeti”dir. Özel mülkiyet korunur. Planlı ekonomi reddedilir. Sosyalizm “ahlaki toplum”a indirgenir.

Marksizm ise tamamen tersini söyler: Sınıflar tarihin itici gücüdür. Devlet egemen sınıfın baskı aygıtıdır. Sosyalizm mülkiyet ilişkilerini devrimci biçimde değiştirir. Bilimsel sosyalizm soyut ahlak değil, somut tarihsel materyalizmdir.

Bu nedenle Öcalan’ın metinlerini Marx, Engels, Lenin ya da Mao ile aynı kategoride tartışmak; bilimi edebi–ahlaki söylemle karıştırmak olur.

5. Rojava değerlidir — ama sosyalizm değildir

Rojava; kadın özgürlüğü, halk meclisleri, kooperatif girişimleri ve faşizme karşı direnişiyle değerlidir. Ancak sosyalizmin ölçütleri nettir:

Üretim araçları toplumsallaşmamışsa, Özel mülkiyet korunuyorsa, Ekonominin planlanması yoksa, Devlet aygıtı parçalanmamışsa, Sınıf yapıları sürüyorsa, orada sosyalizm yoktur.

Rojava’yı savunmak için sosyalizme saldırmak gerekmez. Tam tersine Rojava’nın bugünkü maddi zemini, sosyalizmin yarattığı tarihsel birikim üzerinde yükselmektedir. Reel sosyalizmi emperyalist argümanlarla mahkûm etmek ise yalnızca bu birikimi yok saymak olur.

Reel sosyalizmin elbette eleştirilecek yönleri vardır, fakat eleştirinin amacı, dili ve sınıfsal perspektifi belirleyicidir.

6. Öcalan idealizmine karşı Marksizmin bilimselliği

Öcalan’ın metinlerinde: toplumsal çelişkiler “zihniyet farkı”na, devlet “soyut iktidar kültürü”ne, ekonomi “ahlaki paylaşım”a indirgenir. Bunlar bilimsel karşılığı olmayan idealist kategorilerdir.

Marksizm ise açıkça ortaya koyar: Sınıflar üretim ilişkilerinden doğar. Devlet egemen sınıfın şiddet aygıtıdır. Tarih maddi çıkarlarla ilerler.

Devrim mülkiyet ilişkilerinin zor yoluyla değiştirilmesidir. Sosyalizm bir ahlak değil, üretim biçimidir.

Dolayısıyla tartışılan şey “iki teori” değildir; bilim ile idealizmin ayrımıdır.

7. Sonuç: Sosyalizme saldırmak devrimcilik değil, ideolojik hafiyeciliktir.

Reel sosyalizmi eleştiri adı altında Stalin’i ve o dönemin devrimci deneyimini “faşizm” ilan etmek; devrimleri “şekilsel” göstermek; Mao’yu restorasyonla suçlamak ve Marksizmin yerine kültürel–ahlaki idealizmi koymak devrimci eleştiri değil, ideolojik hafiyeciliktir.

Rojava değerlidir.

Ama sosyalizm değildir. Politik bir devrimdir.

Tamda “entegrasyon” adi altında ElKaide ve DAİŞ artığı HTŞ’eyle bütünleşme görüşmelerin sürdüğü bir süreçte eğer bilinçli bir yönelim değilse büyük bir şansızlıktır, böylesine bir yazının kaleme alınması.

Ve sosyalizme saldırarak, ortak bedellerle yaratılan Rojava’yi sosyalizmin değerleriyle karşı karşıya getirmek kabul edilemez.

Sınıflar yoksa sosyalizm yoktur.

Mülkiyete dokunmadan devrim olmaz.

Devleti parçalamadan özgürlük gelmez.

Teori idealizmle değil, bilimle yapılır.

Önceki İçerikStalin’e “Sovyet Faşizmi” Demek, Ekim Devrimi’ne ve Sosyalizme İhanettir
Sonraki İçerikSiyonist İsrail, Lübnan’ın güneyine hava saldırısı