Süreç komisyonu toplandı: İmralı görüşmesinin tutanak özeti okundu

PKK’nin silah bırakma ve kendini feshetme açıklamasının ardından kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmenin özet tutanağının okunacağı toplantıda ilk kez TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Ancak toplantı, daha ilk oturumdan itibaren “şeffaflık”, “yöntem” ve “siyasal meşruiyet” tartışmalarının gölgesine girdi.

Kurtulmuş: “Son düzlükteyiz” dedi, fakat süreçte büyük soru işaretleri var

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, açılış konuşmasında süreci “son düzlük” olarak nitelendirdi. Ancak konuşması, devlet kurumlarının sahadaki temaslarına atıf yapmasına rağmen, bu temasların hangi çerçevede, hangi yetkiyle ve hangi mekanizmalarla yürütüldüğüne dair belirsizlikleri gidermedi.

“Dinleme faslı sona erdi” diyen Kurtulmuş’un bu tespiti de eleştirilere neden oldu; çünkü tarafların önemli bölümü dinleme aşamasının nasıl işlediği ve hangi verilerin toplandığı konusunda bilgilendirilmemişti.

CHP: “Ham tutanak gelmeli” — Komisyonun kendi sürecine güveni sarsılıyor

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, rapor aşamasına geçildiğini belirtmekle birlikte, komisyonun kendisinin bile bütün bilgilere ulaşamamasını eleştirdi.

CHP’nin açıkladığı öneriler listesi, geniş yetkilerle donatılmış bir demokratikleşme çerçevesi sunsa da, bu önerilerin iktidar tarafından dikkate alınacağına dair herhangi bir işaret henüz yok.

CHP’li üyelerin ısrarlı talebi:
“Ham tutanaklar gelsin; süzgeçten geçirilmiş özet değil.”
Bu talep karşılanmadığı sürece komisyonun meşruiyetinin tartışmalı kalacağı uyarısı yapıldı.

AKP: “Kayyum düşmeli, ceza indirimi olabilir” — Ancak şartlı bir reform anlayışı

AKP adına konuşan Mustafa Şen, reform sinyalleri verse de bunları PKK’nin devlet tarafından ‘tam olarak dağıtılmış’ olarak tespit edilmesi şartına bağladı.
Bu yaklaşım, demokratikleşme adımlarının ön koşula bağlanması nedeniyle eleştirildi; süreç “karşılıklı güven” prensibine değil, “tek taraflı doğrulama” mantığına oturuyor.

MHP: Sert ön şartlar — Siyaseten sürecin en katı yaklaşımı

MHP’nin 116 sayfalık raporu, sürece destek koşullarını çok net şekilde ortaya koyuyor:
– Örgütün tamamen dağıtılması
– Silahların teslim edilmesi
– Devletin bunun “tamamlandığını” ilan etmesi

Bu yaklaşım, müzakere sürecini fiilen “sonuç alınmadan sonuç açıklanamaz” noktasına sıkıştırıyor; bu da süreçte blokaj riski yaratıyor.

DEM Parti: Kapsayıcı af, TMK’nın kaldırılması, tecrit rejiminin sonu — Ancak karşılıklı güvensizlik devam ediyor

DEM Parti’nin “Büyük Barış Yasası” önerisi, sürecin toplumsal düzlemde onarımını önceleyen en kapsamlı teklif oldu.
Fakat teklifin içeriği (TMK’nın kaldırılması, ağırlaştırılmış müebbet rejiminin değişmesi, özel af mekanizmaları vb.) siyaset zemininde çok geniş bir mutabakat gerektiriyor — ki mevcut siyasal iklimde bu olasılık oldukça zayıf.

Asıl kırılma: İmralı görüşmesi ve “tutanak krizi”

Görüşmeye giden heyetteki üç üyenin aktarımları yerine, komisyona yalnızca 4 sayfalık bir MİT özetinin okunması büyük tartışma yarattı.

– TİP’li Ahmet Şık: “Özet okunursa çekiliriz.”
– DEM Parti: “Görüşme gizliyse neden üç milletvekili gönderildi?”
– CHP: “Bu yöntem güvensizlik yaratır.”

Süreç, daha ilk kritik eşiğinde şeffaflık ve güven sorunuyla karşılaşmış durumda.

Öcalan’ın beyanlarının siyasetteki etkisi ve soru işaretleri

Özet tutanağa göre Öcalan:

– Bahçeli ve Erdoğan’a açık teşekkür ediyor,
– PKK’nın silahlı mücadelesini sonlandırdığını yineliyor,
– “Tarihi kardeşlik”, “üniter yapı”, “federasyon yok” gibi ifadelerle uzlaşmacı bir çerçeve çiziyor,
– SDG, Kandil ve Suriye sahasına yönelik mesajlar veriyor.

Ancak eleştirel açıdan bakıldığında:

  1. Öcalan’ın talimat kapasitesinin fiilen ne kadar sürdüğü tartışmalıdır.
  2. Örgütün Suriye hattındaki kontrol mekanizması artık çok aktörlüdür.
  3. Siyasi mesajların komisyon tarafından yalnızca “özetlenmiş haliyle” paylaşılması, süreci zayıflatmaktadır.
  4. Hükümet kanadı Öcalan’ın bazı ifadelerini öne çıkarken, diğer kritik sorular yanıtsız bırakılmaktadır.

Eleştirel Sonuç: Sürecin altyapısı eksik, yöntem tartışmalı, güven zemini kırılgan

Haberin bütününe bakıldığında ortaya çıkan tablo şu:

1. Süreç başından itibaren şeffaf yürütülmüyor.
Komisyon üyeleri bile tam bilgiye sahip değilse toplumsal güven nasıl sağlanacak?

2. Taraflar arasında yöntem ve hedef birliği yok.
DEM Parti kapsamlı bir demokratikleşme çerçevesi sunarken, MHP “tam teslimiyet” çizgisinde, AKP ise şartlı reform vurgusunda.

3. Öcalan’ın rolü üzerine siyasi pozisyonlar tamamen dağınık.
Bu da süreci kurumsallıktan çıkarıp kişiselleştirme riskini artırıyor.

4. “Son düzlük” söylemi gerçekçi değil.
Tutanak krizi, daha başlangıçta büyük bir güven açığı yarattı.

5. Meclis’e sunulan özet, süreci daraltıyor.
Ham tutanakların paylaşılmaması, sürecin siyasi manipülasyona açık hale gelmesine yol açıyor.

Önceki İçerikTASFİYECİLİK: ÇÜRÜMENİN İDEOLOJİK VE SİYASAL ŞEKİLLENİŞİ
Sonraki İçerikDilovası’ndaki yangın katliamı müfettiş raporu çıktı: İhmal zinciri sıralandı!