CUMHURİYET , HALKLARIN DEĞİL , OLİGARŞİNİN CUMHURİYETİDİR

Cumhuriyet hakların değil, oligarşinin cumhuriyetidir

“Cumhuriyet hangi biçimlere bürünürse bürünsün, isterse en demokratik cumhuriyet olsun, bir burjuva cumhuriyetiyse, onda toprağın, fabrikaların, özel mülkiyeti sürüyorsa ve özel sermaye toplumu ücretli kölelik içinde tutuyorsa, bu devlet birilerinin diğerlerini ezmesi için bir mekanizmadır. “ (Lenin)

Osmanlının dağılma sürecinde ve parçalanan Osmanlı toprakları üzerinde daralarak Kemalistlerce 1 paylaşım savaşı ve emperyalistler tarafında dünyanın yeniden paylaşımı karşısında başlattıkları “Millî mücadele ve ulusal kurtuluş savaşı” ile Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Savaş sırasında “demokratik” görünen Kemalistler tüm hakları yanına çekmek için çoğulcu davrandılar. Ancak savaşın sonlanması ve sonrasında bu “çoğulculuğun” bir aldatmaca olduğu cumhuriyetin kuruluşuyla somut olarak ortaya çıktı.

Bugün Kemalistlerin önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti yüzüncü yılına girdi. 29 Ekim 1923 yılında TBMM’de Mustafa Kemal tarafında ilan edilerek kurulan Cumhuriyet hiçbir zaman hakların cumhuriyete olmadı. Daha kuruluşunda tekçilik ve inkâr üzerine kuruldu.

Kuruluşunda günümüze, “tek ulus tek din tek mezhep” temelinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Türk, Müslüman, Sünni unsurlara dayalı bir yapıyı halklara dayattı. Türk, Müslüman mezhebi dışındaki tüm halklara asimilasyonu dayattı ve yok saydı. Bunun dışında ki tüm inanç ve ulusal varlıkları reddetti. Kurtuluş savaşı sırasında ve ilk mecliste tanıdığı ve temsilcilerine mecliste yer verdiği Kürtleri yok saydı varlığını inkâr etti. Kürt halkının ulusal varlığı, hakları gasp edilerek asimilasyona, katliama tabi tutuldu.

‘’Tek millet tek bayrak“ tekçilik üzerine kurulan cumhuriyet hiç bir zaman halkların değil egemen sınıfların bir sömürü baskı aracı oldu. Kürt halkına karşı katliam soykırım, Ermeni, Rum, Süryani, Ezildiler, Çerkez, Arap, Laz, Alevilerin varlığı ve hakları hep yok sayıldı. Buda yetmezmiş her döneminde milliyetçiliğin şovenizmin kışkırtılması ve hedef tahtasında oldular.

Yüz yılık geçmişi baskı sömürü, yok sayma, asimilasyon, faşist katliamlar, askeri faşist cuntalar, işkenceler, gözaltı kayıplarıyla geçmiş bir cumhuriyet. Cumhuriyet; demokratik, halkların değil faşist, oligarşisinin cumhuriyetidir.

Bu topraklarda yaşayan ulus ve azınlıkları, farklılıkları yok sayan, ‘’ne mutlu Türküm “sloganıyla milliyetçi- şoven faşist bir cumhuriyet olarak yüz yılına girdi. „Kimsesizlerin kimsesi “vb demagojileriyle halkın cumhuriyeti demagojilerine, yaşana AKP-MHP tek adam iktidarı ve onun şeriatçı faşist yönelimleri karşısında halkların gücüne değil, hakim sınıflar arasında ki kılık çatışmalarına umut bağlayan reformist-liberal ve şovenist kendisine „sol “diyen baz kesimlerce de „coşkuyla “cumhuriyet kutlamaları yapıldı. Cumhuriyet ve devletin karakterinin faşistliğini görmeyenler -göremeyenler- AKP-MHP faşizmi diyerek devletin faşist karakterini aklamaya çalışıyorlar.

Başta Lenin’inde ifade ettiği gibi soruna sınıf ve halkların özgürlüğü temelinde bakmayanlar ‘’yok edilen cumhuriyetin kazanımları “söylemiyle bu faşist cumhuriyeti halklara umut olarak sunma çabasındalar. Bunun adı açıktır sınıf işbirlikçiliğidir.

Evet cumhuriyet halkların cumhuriyeti değil, bir avuç azınlığın ve milliyetçi -şovenistlerin cumhuriyetidir. İnkarcı- tekçi- asimilasyoncu oligarşinin baskı aygıtı bir cumhuriyettir.

Bugüne kadar haklarımıza, baskı, katliam, sömürü, yokluk yoksulluk dışında bir şey sağlamayan bu faşist cumhuriyet bizlerin cumhuriyeti değildir, olamazda. Bizlerin cumhuriyeti halklarımızın ortak mücadelesiyle, kendi gücümüz ve emeğimizle kurulacak demokratik halk cumhuriyetidir.

Önceki İçerikMARYAM’A ÖZGÜRLÜK
Sonraki İçerikROJAVA’DAN , GAZZE’YE ; ZAFER HALKLARIN OLACAKTIR