Faşist sistem her yönüyle içine girdiği krizde debeleniyor. Enflasyon, eğitim, sağlık ve adalet, yönetme başta olmak üzere, her alanda toplumsal yaşamın tümünü ilgilendiren alanlarda hızla çöküntü içinde.
Tek adam diktatörlüğüyle tüm veri ve istettikleri çarpıtan, enflasyondan işsizliğe vb tüm verileri çarpıtarak yayınlasa da örtbas edemiyor. Ancak uluslararası kurumların değerlendirme ve derecelendirme raporları faşist iktidarın temel alanlardaki yönetememe krizini gözler önüne seriyor.
OECD (Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü), üye ülkelerdeki vatandaşların sağlık, eğitim ve adalet sisteminden duydukları memnuniyet ya da memnuniyetsizliği durumunu konusunda yaptığı araştırmayı yayınladı. Buna göre araştırma kapsamında 38 OECD üyesi, yedi de OECD’ye üye olmayı bekleyen ülkelerden oluşmak üzere toplam 45 ülkedeki memnuniyet durumları araştırıldı. Ülkelerin tamamından elde edilen sonuçların ardından kamu hizmetlerinden duyulan memnuniyete yönelik OECD ortalamasının sağlık hizmetlerinde yüzde 68, eğitim sisteminde yüzde 67 ve adalet sisteminde ise yüzde 56 olduğu belirtilirken Türkiye 45 ülke arasında 21 sırada yer almaktadır.
Türkiye’deki kamu hizmetlerinden memnuniyet oranları ise şöyle: Türkiye eğitimde, yüzde 21’lik memnuniyet oranı ile 45 ülke arasında son sırada yer almaktadır. Endonezya yüzde 88’lik memnuniyet oranı ile halka en iyi eğitim hizmeti veren ülke olurken Norveç’in yüzde 87 ile ikinci, Finlandiya’nın yüzde 85 ile üçüncü sırada olduğu bildirildi. İsviçre ve İrlanda ise eğitimde yüzde 84’lük memnuniyet oranı ile dördüncülüğü paylaşıyor.
OECD’nin araştırmaları, Türkiye’deki 18-24 yaş grubundaki gençlerin yüzde 31,1’inin ne eğitimde ne de istihdamda yer aldığını belirtmemekte. OECD ülkelerinde ise bu oranın yüzde 13,1 olduğu vurgulanmakta. Araştırmada öte yandan, yüzde 24’lük oran ile kadınların, eğitimde ve istihdamda yer almayan genç grubu içinde öne çıktığının altı çiziliyor.
Eğitim sisteminde birbiri ardına yapılan değişiklikler ile kaybolan nitelik kaybına karşın, eğitim bütçesi de giderek daha da kısıtlandı. Devlet’in eğitim yatırımları giderek azalırken bu alanda ailelerin eğitim yükü katlanarak artı.
2014 yılında yüzde 12,8, 2015 yılında yüzde 13,1, 2016 yılında yüzde 13,3 olan MEB (Mili Eğitim Bakanlığı) bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içindeki payı, 2017-2024 döneminde ise yüzde 9,9 düstü.
Benzer bir tablo yargı sisteminden memnuniyet oranı kayıtlara, yüzde 33 olarak geçiyor. Türkiye, yargıdaki yüzde 33’lük memnuniyet oranı ile Kolombiya, Brezilya, Slovak Cumhuriyeti, Şili ve Kore ile aynı tabloda yer almaktadır.
2018 yılında gerçekleştirilen referandum ile geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ardından çok sayıda insan, TCK’nin 299 ve 301’inci maddeleri uyarınca soruşturmaya uğradı. TCK’de, “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen ve “İfade özgürlüğünün önündeki en büyük engel” olarak değerlendirilen 299 ve 301’inci maddeleri, adeta iktidarın muhalifleri cezalandırma aracına dönüştürülmüş. TCK 299-301 kapsamında 2023 yılında hakkında dosya açılan çocuk sayısında büyük artış söz konusu. 2023 yılında, 18 yaşın altında 552 çocuk hakkında Cumhuriyet başsavcılıklarında TCK 299-301 maddeleri kapsamında toplam 673 dosya açılmış.
Sağlık sisteminden duyulan memnuniyet oranı da OECD ortalamasına yetişemedi. Toplam 45 ülkede sağlık sisteminden duyulan memnuniyet oranı ortalaması yüzde 68 olurken bu oran Türkiye’de yüzde 58 olarak gerçekleşti. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Cebimizden beş kuruş çıkmayacak” dediği, sağlık sistemi yerine yandaş müteahhitlere çağ atlatan şehir hastaneleri de sağlık bütçesinde karadelik açtı. Hastanelerin hizmet-kira bedeli olarak Ocak-Mayıs 2024 döneminde 34,8 milyar TL olarak yapılan ödeme ile birlikte Ocak 2017-Mayıs 2024 dönemindeki garanti ödemesi toplamı 148,5 milyar TL’ye ulaşmış.
Keza Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 2024’ün ilk yarısına yönelik istatistikleri de Türkiye’de en temel alanlarda yaşanan sorunların ulaştığı noktaya ayna tutuyor. Halkın en çok şikâyette bulunduğu alanlar istihdam, adalet ve eğitim, en fazla şikâyet ettiği idareler ise Adalet Bakanlığı ve MEB olarak sıralanıyor.
Faşist AKP iktidarı yandaşa rant sağlamak için başta çalışan emekçi kesim, küçük çiftçinin, köylülerin, gençliğin, halkın acil çözüm bekleyen sorunlarına çözüm üretmek değil. Onun politikalarında bir avuç yandaş için daha çok kâr, daha çok rant yaratmak, her şeyden önce gelmektedir.
Ülkeyi her yönüyle talan eden bu sistem özelleştirme adına yandaşa sunduğu üretim alanlarını, alan yandaşlar buraları kapatarak dışarıda ithal hakkını sadece bu şirketlere tanıyarak karlarına kâr katarken halkı dahada yoksullaştırdılar. Tarımı çökerterek yandaşın dışarıda ithal edip karina kâr katmasının yolunu açtı. Geçmişe göre ülkemiz bugün birçok tarımsal üründe dışa bağımlı hale getirildi. Ülkemizde ekilen-dikilen arazilerin büyüklüğü 2004- 2024 döneminde 3,7 milyon hektar azaldı. Gayri Safi Milli Hasıla içinde 2022 yılında yüzde 13,9 olan tarımın payı, 2024 yılı itibarıyla yüzde 6,3’e kadar indirdiler.