Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti faşizmin yeni saldırı dalgası ve halkın iradesinin gaspının adı Kayyum. Bugüne kadar halkın iradesine 147 kayyum atayanlar, yeni bir saldırı dalgası başlattılar.
Dünya genelinde sıcak gelişmeler yaşanırken ülkemizde faşist iktidar “yumuşama”, “İsrail saldıracak” vb demagojileriyle, kendi tabanını hareketlendirme, muhalefeti sindirme çabaları yeni bir saldırı dalgasına dönüştü.
Bir yanda Kürt muhalif kesim arasında bir kırılma yaratmak için ne olduğu beli olmayan “yeni çözüm” safsataları ile Kürt halkı nezlinde bir beklenti yaratma adımları, bir kesim liberal ve reformistlerce umut haline getirilmeye çalışsalar da tutmadı. Diğer yanda büyük bir kan kaybı yaşadığı yerel yönetimler ve CHP’nin birinci parti olması karşısında eski konumuna kavuşmak için CHP yıpratma, teslim alma çabasında.
Asıl olarak Siyonist İsrail’in Filistin halkına karşı yürüttüğü savaş ve soykırımı Lübnan’da yayarak genişletmesi giderek bölgedeki tüm dengeleri alt üst etmesi gelecekte yeni dengelerin oluşacağı gerçekliğidir. İşte tamda bu noktada, faşist şeriatçı iktidar yeni oluşacak dengelerde Kürt halkını ve onun öncüsünü etkisiz hale getirme peşinde. Bunun içindir ki adına ne dedirse densin çözüm süreci Kürt halkının örgütlü güçlerine ve kazanımlarının bu yeni oluşacak dengelerde etkisiz bırakma çabasında. Tabi ki bir yanda da hiçbir gerçekliği olmayan çözüm safsatasıyla Kürt siyasetinde bir kırılma yaratmak, onu zayıflatma peşinde. Bunun içindir ki hiçbir karşılığı olmayan çağrılarından sonra Kürt halkına yönelik ve onun kazanımlarına karşı saldırılarını yoğunlaştırdı.
Faşizmle uzlaşma, ya da onda demokratik adımlar beklemenin nafileliğini her fırsata vurguladık. Ancak daha önce ‘yetmez ama evet çiler’ ve yaşanan barış sürecinde hiç ders çıkarmadıkları ortada. Toplumda ki sorunlar karşısında sınıfsal bakışı bir kenara bırakarak bakarsan doğru politika, doğru bir dürüşün sergilenemeyeceği kesin. Sınıfsal konumlanış ve sınıf eksenli bir duruşun eksik olduğu her tutum özünde hâkim sınıfların değirmenine su taşımaktan başka bir işe yaramaz.
Şeriatçı faşist iktidarın ülkeyi baskı, yokluk içine sürüklediği, halkın geçinemez, her geçen gün nefes alamaz hale getirdiği koşularda ona karşı top yekûn mücadeleyi örgütlemekten başka bir yol yoktur. Şeriatçı faşist devlet, tüm gücüyle saldırdığı ve halkın örgütlü güçlerini tasfiye etmeye çalıştığı ve her türlü baskıyı, hukuksuzluğu dayattığı koşularda yaşıyoruz. Her köşe başında yoğun polis operasyonları, sokakta en sıradan tepkiyi baskı terörle bastırdığı, tutukladığı koşularda yaşıyoruz.
Bu koşullarda top yekûn direniş dışında başka bir çıkar yol yoktur. Devrimci mücadele düşmanlığı yapanlar, tasfiyeciler, reformist, liberal sistem içi arayışları faşizmi güçlendirmekten başka bir kazanımı yoktur, olmazda.
Top yekûn saldırılara karşı, top yekûn direnişi örgütlemekten başka bir kurtuluş yoktur.